1 Mayıs 2012 Salı

Korozyon

KOROZYON:
  Korozyon; malzeme yüzeyinden başlayan ve malzeme derinliklerine doğru
  kimyasal ve elektrokimyasal bir reaksiyonla tesir oluşturarak bir
  malzemenin değişikliğe uğraması ya da aşınması olayıdır.Korozyon olayı,
  metallerin üretim işleminin ters yönlüsüdür.Tabiatta soy metaller hariç,
  metallere arık olarak rastlanmaz. Bir çoğuna oksit, sülfür ya da karbonat
  şeklinde maden cevheri biçiminde rastlanır. Bunlardan enerji verilmek
  suretiyle teknik yöntemlerle arık metaller elde edilir.Bu durumdaki her
  metal, tekrar ilk madensel cevher şekline dönme şartını arar ve belli
  şartlarda da bu durumlarına geçer. Bu reaksiyona korozyon adı verilir.
  Kontak potansiyeli farklı olan iki metal arasında nemli bir ortam olduğu
  zaman meydana gelen elektroliz olayından doğan çok süratli bir aşınma
  (korozyon) tipi, elektrokimyasal krozyondur. Demir - Bakır, Alüminyum
  Bakır, Alüminyum - Paslanmaz Çelik, korozyonu önlemek çok zordur.
  Oyuklanma ve aralık korozyon tipleri en tehlikeli korozyon tipleri olup
  malzemenin delinerek servis dışı kalmasına neden olur.
  Oyuklaşma korozyonu, yüzeyinde koruyucu oksit filmi oluşturan
  paslanmaz çelik ve alüminyum gibi malzemelerde öncelikle oluşur.Çalışan
  sıcak su sisteminde bakır da varsa, korozyon artışı daha da hızlanır. Klor
  iyonları, pasif durumu sağlayan tabakayı delerek, metalin aktif hale
  gelmesini sağlar. Metal klorürler hidrolize uğrayarak ortamda çok miktarda
  H iyonu oluşmasına neden olurlar.Böylece korozyon etkinliği sürekli artar.

  Korozyonu etkileyen faktörler:
  - Suyun sertliği
  - PH
  - Su içinde bulunan element ve tuzlar
  - Çalışan sistemdeki farlı metal malzemeler
  - Sistem çalıştırma sıcaklığı
  - Su içinde erimiş gazlar
  Sistemde bulunan bakır, korozyonda önemli bir faktördür. Bakır, sistemde alüminyum olması halinde kısa sürede
  malzemenin oyuklaşmasına neden olur. Su içinde bulunan klorür ve bikorbonat bakırla birlikte malzemenin korozyon
  hızını artırır.

  SUYUN DURUMU:
  Tabiatta elde edilen sular hiçbir zaman saf değildir. Çünkü; devamlı şekilde buharlaşma ve yoğunlaşma sürecinden
  geçmektedir. Bu süreç içinde su, atmosferdeki gazları ve yeryüzü kabuğundaki genelde oluşan bazı bileşikleri
  eritmektedir.
  Eriyik gazlar, bileşikler ve diğer kirlilikler bir dereceye kadar dışarıdan temizleme yöntemleriyle sudan arındırılabilir.
  Dışarıdan müdahale ile temizleniş su da bile bazı istenmeyen elementler bulunmaktadır ki, bu da örneğin kazan boruları,
  kombi eşanjörleri ve hattında depozitler oluşturmaya, korozyon ve bunların yol açtığı problemlere neden olur.



  PH`NIN ETKİSİ:

  Bir metalin korozyon davranışını belirleyen en önemli çevresel faktör pH
  değeridir. İki benzer elektrod arasında elektrolikteki pH farkı, bir potansiyel
  fark oluşturmaktadır. Metaller, bir noktadan diğer noktaya biraz değişen
  pH`a sahip bir akışkanla temasta olduğunda, farklı potansiyele sahip
  olanlar oluşturulmakta ve elektrokimyasal korozyon meydana gelmektedir.
  pH değişimlerine, kimyasal reaksiyonun doğası, konsantrasyon
  değişimleri, aralıklar veya aktif olmayan köşelerdeki durgunluk neden
  olabilmektedir. Orta veya nötr aralıkta korozyona dayanıklı olan, fakat
  kuvvetli asit ve alkali çözeltilerde korozyona uğrayan alüminyumun
  değişen pH`daki korozyon hızı yandaki şekilde gösterilmiştir.


  Alüminyum`da pH`a bağlı olarak korozyon hızındaki değişim. Sudaki kirliliklerin yol açtığı durumlarda bunlara karşı
  yapılan işlem ve koruma yolları tabloda şematik olarak gösterilmiştir.
  ALÜMİNYUMUN ELEKTROKİMYASAL VE KOROZYON KARAKTERİSTİĞİ
  Alüminyum, yüksek bir elektronegatif potansiyelli bir metaldir. Normal denge gerilimi -1,67 V`tur. Buna rağmen,
  alüminyumun dış hava şartlarına, bir çok zayıf asit çözeltilerine, çoğu nötr çözeltilere ve suya karşı oldukça yüksek bşr
  dayanımı vardır. Havalandırılmış çözeltilerde pasif durum kararlılığına göre alüminyum, kromla birlikte titanyumdan sonra
  ikinci sıradadır. Örneğin bakırın -ki yarı soy bşr metaldir- korozyon hızı klorürlü çözeltilerde alüminyumdan daha
  yüksektir. 
  Sadece atmosferdeki ve su da çözünmüş
  oksijen değil, hatta suyun kendisi bile
  alüminyumun bir pasivatörüdür
  (etkisizleştiricisidir). Bu nedenle alüminyum
  genellikle sadece oksijen ya da oksidasyon
  amillerinin oluşunda değil aynı zamanda
  onların bulunmadığı durumlarda da pasif
  durumdadır (kendi kendini pasifleyicidir).
  Bu durumda, alüminyumun elektrod
  potansiyeli, normal denge potansiyelinden
  1 V daha fazla pozitif gelir. Örneğin; 0,5 N
  NaCI çözeltisinde alüminyumun potansiyeli
  -0,57 V`dur. Şu kanıtlanmıştır ki; pasif
  durumdaki alüminyumun yüzeyi, münferit
  durumlara bağlı olarak çeşitli kalınlıkta (50 -
  1000 Aº) koruyucu bir film tabakasıyla
  kaplıdır. (AI
2O3 ya da AI2O3, H2O). Kuru
  havaya maruz bırakılan alüminyum, 150 -200
  Aº yüzey film kalınlığına sahiptir.

  Alüminyumdaki koruyucu filmler, atmosferik karakterli olup, oksitleyici olmayan (nonoxidizing) kuvvetli asitlerde ve çok
  daha kolay biçimde alkalilerde çözünür. İşareti, belli bir pH`taki minimum korozyonu gösterir. Örneğin: 6,6 işareti, AI. İçin
  verilen 6,5 pH değerinden artış ya da düşme olduğunda korozyonda artış olacağını gösterir. İşareti, pH`ta yükselme
  olduğunda, korozyonda düşme olacağını gösterir.
  Alüminyum hidrositin 3-9 pH`ta çökelmeye başladığı, 6,5-7 pH`ta da maksimum çökme olduğu ispatlanmıştır.Bunun
  içindir ki; alüminyum, kuvvetli asitler ve alkalilerde aktif hale geçecek potansiyeli de şiddetli bir şekilde negatif olacak ve
  çözünmeye başlayacaktır.

  Alüminyumun aktif hale geçmesi, yüzeyini cıva ya da cıvalı tuz çözeltisiyle
  silmek ya da muamele etmekle mümkün
  olabilmektedir. Böylesi bir durumda alüminyum, havada ve nötr çözeltilerde
  kararsızdır ve hidrojen serbestisiyle saf suda
  bile hızlı bir şekilde çözünür. Alüminyumun kendi kendine pasivasyona olan
  hassasiyeti, bu metalin pek çok nötr ve zayıf asidik çözeltilere karşı dayanıklı
  kılar. Bundan dolayı alüminyum, oksitleyici asit (örnek; nitrik asit) ve kuvvetli
  oksitlendiricilerin etkisi altında bile kararlıdır.Alüminyum oksitleyici anyonlu
  (örn. Nitratlar, kromatlar ve bikromatlar) tuzlarda ve sülfat çözeltilerinde
  kararlıdır.
  Klorürler ve diğer halojenler, alüminyumdaki koruyucu film tabakasını tahrip
  etme kapasitesine sahiptir. Bundan dolayı klorlu çözeltilerde alüminyumun
  kararlılığı, biraz azalmıştır.Bununla beraber saf alüminyum gibi bir takım
  hallerde kararlılık hâlâ yüksektir. Alümiyum ve alaşımları, HCI çözeltilerinde
  kararlı değildir. Kuvvetli negatif potasiyelinden dolayı, pek çok elektropozitif
  metallerle (bakır, platin, demir, nşkel, kalay, vb.) temasında alüminyumun
  korozyonu çok artar. Aynı sebeple, elektropozitif metallerin muhteviyatı
  bulaşmayla arttırıldığında alüminyumun korozyon dayanımı, gözle görülür
  şekilde azalır.
Alaşımlar önceden 14 saat 300ºC`ye ısıtılmış ve yavaş soğutulmaya bırakılmıştır. Bakır temaslı alüminyumun korozyon
hızı, demir ya da silikonlu bulaşmaya göre çok daha fazladır. Bakır, araştırılan miktarda katı çözeltide bulunur, oysa demir,
bakır üzerindeki hidrojen aşırı voltajına rağmen intermetalik bileşim FeAl3 `ü üretir. Bu su götürmez kuraldışılık, bakırın
daha fazla pozitif denge gerilimiyle açıklanabilir. Bu etki aynı zamanda platin, altın, gümüş, bakır, nikel ve daha az ölçüde
demir gibi büyük elektrokimyasal potansiyelli ağır metallerin tuzları olduğunda da gözlenebilir. Bu nedenle, örneğin deniz suyu gibi sulu çözeltilerin sirküle edildiği kapalı polimetalik sistemlerde, eğer çözeltilerde bakır ya da bakır alaşımlarında türetilen elemanlar varsa, alüminyumla elektriksel teması olmasa bile, alüminyum ve alaşımları hızlı korozyon gösterirler. Saf alüminyum ve bazı alaşımlarının yüksek korozyon dayanımı, yalnız pasif filmin temel koruyucu etkisiyle (anodik engelleme - anodic inhibition) değil, aynı zamanda aktif ve pasif alüminyum yüzeyindeki yüksek hidrojen serbestisi aşırı voltajıyla (kotodik engelleme - cathodik inhibition) da açıklanabilir. Bundan dolayı alüminyum, ya saf halde ya da elektronegatif potansiyelli ve yüksek hidrojen aşırı voltajlı metallerin ilavesiyle maksimum korozyon dayanıklılığına ulaşır. Demir ve bakır gibi ağır mematlerin ilavesi, katodik prosesi kolaylaştırıp koruyucu filmde yarıklara neden olacağından alüminyumun korozyon dayanımını oldukça düşürür. Nötr çözeltilerde alüminyumun korozyonu, prensip olarak oksijen depolaizasyonu (oxgen depolarization) `nun katodik prosesiyle ilerler. Düşük hidrojen aşırı voltajlı soymetal ilavesinin arttırılmasıyla hidrojen depolarizasyon derecesi keskin bir şekide artar. Bundan dolayı örnek olarak , 0,5N NaCI çözeltisindeki tavlanmış sert alüminyum (annealed duraumin), oksijen ve hidrojen depolarizasyonu yaklaşık eşit miktarlarda aşındırır. Alüminyumun korozyon dayanımı, özellikle klorlu çözeltiye daldırılmış alüminyumun negatif farklı etkiden dolayı elektropozitif metallerle temasına ve aktif katodik yapı bileşenlerini alaşıma katmaya karşı çok hassastır.Bu negatif farklı etkiden dolayı, anodik polarizasyon (harici bir gerilimle ya da katodik bir metalle temas yoluyla) hem kendi kendine olan anodik polarizasyondan, hem de alüminyum elektrodun kendi kendine çözünmesinden dolayı alüminyumun korozyon hızını arttırmıştır. Hem asitlerde hem de nötr çözeltilerde, alüminyumun korozyon dayanımı, yukarıda söylenen nedenlerden dolayı büyük çapta metalin saflığına bağlıdır.Korozyon dayanımının çok yüksek olması istendiğinde (öreğin; gıda ve kimya sanayiinde kullanılan ekipmanlarda ya da uçağın tabaka halindeki alüminyum alaşımıyla giydirilmesi) sadece en saf alüminyum kullanılmalıdır.


Düşük kalite alüminyum (önemli miktarda kontaminasyonlu) genellikle daha az korozyon dayanımana sahiptir ve kritik olmayan hallerde (nancritical cases) kullanılır.
Alüminyum, asit ortamlarında özellikle koruyucu filmi tahrip eden Cl¯, F¯, Br¯ I¯ iyonlarına çok duyarlıdır. Diğer yandan kromat ve bikromatlar gibi oksitleyici anyonlar, silisik asit ve flosilikatların çözündürülmüş tuzları, alüminyumun korozyonunun geciktirilmesinde etkilidir. Nitrik asidin konsantrasyonunun %30`dan daha fazla artması, alüminyumun korozyon dayanımını arttırır.



Bunun için alüminyum, konsantre nitrik asitin naklinde ve depolanmasında en iyi tank malzemesi olarak kabul edilir. Hatta konsantre nitrik asitteki korozyon dayanımı, krom nikel çeliklerden bile daha üstündür. Ancak Cl`un bulunmasıyla dayanımını kaybeder. Alüminyum sulandırılmış sülfirik asite kararlıdır. Fakat orta ya da yüksek konsantrasyonlarda dayanımını kaybeder. Alüminyum özellikle yüksek konsantrasyonlarda dumanlı sülfirik asite (oleum) dayanıklıdır. Alüminyum asetik asit ve bir takım organik ortamda kararlıdır. Formik, okzalik ve klor asetik asit (chloracetic acid) son derece korozifdirler. Alüminyum alkali çökeltilere karşı tamamen dayanıksızdır.
  ALÜMİNYUM VE ALAŞIMLARININ KULLANIMI:
  Alüminyum ve alaşımlarının kullanımı, Kristalleşmiş asetik asit (glacial acetic
  acid), asetik anhidrit, oleik asitler, konsante nitrik asit (%80`den yukarı), gliserin,
  hidrojen peroksit, amonyum nitrat, mineral gübre, formaldehit, antibiyotikler,
  benzin, taş kömürü katranı ve taş kömürü katranı ürünlerinin prosesi, depolanması
  ve nakil işlemleri için tarif edilmiştir. 

Alüminyum geniş ölçüde gıda sanayiinde kullanılır. Çünkü; bir takım organik ortamda, özellikle organik gıda asitlerinde korozyon dayanımı mükemmeldir. Zehirleyici değildir, depolanan ürünlerde renk değişikliği ve kirlilik olmaz, en önemlisi de çabuk elde edilebilir ve prosesi kolaydır. Saf alüminyum atmosferde kararlıdır. Ancak; klor ya da diğer halojenlerle, halojen iyonlarla, katodik aktif toz (kömür tozu) ile kirlenmiş atmosferde kararlı değildir. Aynı zamanda büyük miktarlarda alkali üretimleri yapan ya da kullanan kimyasal endüstrinin bulunduğu hava ortamında da kararlı değildir.
Sülfür bileşikleri, özellikle H2S ve SO2 atmosferik ortamda alüminyum korozyonuna neden olmaz. Alüminyum sülfür dumanına karşı da kararlıdır. Keskin (belirgin) lokal korozyon (pitting), alüminyum atmosferde ve özellikle nötr çözeltilerdeki en çok karakteristik formudur. Daha önce de belirtildiği gibi, alüminyum ve alaşımları, özellikle pek çok pozitif metallerle temasa karşı çok duyarlıdır.Bu metaller genelde bakır ya da bakır alaşımlarıdır. Demir, çelik ya da paslanmaz çelikle temasta keza zararlıdır. Alüminyum pasif durumda olduğunda, çinko ve kadmiyumla temasta alüminyum korozyonuna ters etki etmez. Hatta az da olsa korur bile. Magnezyum ve alaşımların alüminyuma oranla çok daha yüksek negatif potansiyelleri olmasına rağmen, temasının zararlı olduu ispatlanmıştır. Çünkü; alüminyumun güçlü katodik polarizasyonundan dolayı, yüzeyindeki hidrojen serbestisi yoluyla ve katodik proseste üretilen alkali tarafından aktif hale getirilebilir. Zaralı temaslar, klor iyonları içeren elektriksel iletkenlik ortamında muazzam bir korozyona neden olur. Yeterli rutubetin olduğu atmosfer şartlarında temasın zararlı etkisinin olması aşikardır. Nem, temasın yakın olduğu yüzeye yayılacak olmasına rağmen bu böyledir. Alüminyum, gazlı korozyona karşı da çok dayanıklıdır.Bununla beraber 300º`nin üzerinde çok zayıf mekanik dayanımı ve biraz büzülme direnci (creep rezistance) vardır.
ALÜMİNYUM ALAŞIMLARININ KOROZYON KARAKTERİSTİKLERİ:
Saf alüminyuma oranla, alaşımlarının daha iyi mekanik özellikleri fakat daha düşük korozyon dayanımları vardır. Bu özellikle bakırlı alüminyum alaşımlarına, daha az derecede silisyonlu, çinko, magnezyum ve managezli alaşımlara uygulanabilir. Bununla beraber, bazı sanayi dallarında, özellikle havacılıkta, alümiyum alaşımları geniş ölçüde kullanılır, fakat saf alüminyum çok nadir kullanılır.
Teknolojik özelliklerinin yanında alüminyum alaşımları genellikle işlenmiş (wrought) ve döküm türlerine ayrılmıştır.
Rusya`da üretilen işlenmiş alüminyum alaşımları, mekanik özelliklerine göre düşük, orta ve yüksek mukavemetli alaşımlara ayrılmıştır.
1- Düşük mukavemetli alaşımları, 9-25 kg/mm² çekme dayanımına ve %40-60 uzamaya sahiptir.Bu alaşımlar iyi kaynak edilir. Bu grup aynı zamanda %1-2 Mn (Amts alaşımları) ve %1-3 Mg`luk düşük alaşımlı magnalyum (magnezyum - al alaşımı) içerir. Bu grup alaşımlar, yüksek derecedeki korozyona dayanımı ile saf alüminyuma yaklaşır.
2- Orta mukavemetli alaşımlar, %22-23 uzamaya ve 33 kg/mm²`ye kadar bir çekme mukavemetine sahiptir. Bu grup, güçlendirici bileşen olarak bin intermetalik bileşik Mg
2AI3 olan orta alaşımlı magnalyum (yaklaşık %5 Mg) ve güçlendirici bileşik AIMg2Si ile yaklaşık %0,7 Mg, %0,85 Si içeren avial ihtiva eder. Bu alaşımların kaynak işlemi biraz daha zordur, ayrıca yaşlandırılmış ve tavlanmış halleri, saf alüminyum ya da 1. gruptakilerden daha az korozyon dayanımına sahiptir.
3- Yüksek mukavemetli alaşımların çekme mukavemeti 33-50 kg/mm² hatta 60 kg/mm²`ye kadar olup uzamaları da %7-27 arasındadır. Bu grup %3,5 - 5,5 Cu, biraz manganez ve magnezyum, güçlendirici bileşik olarak CuAI
2 içeren duralumin (sert alüminyum) ihtiva ederler.
Yüksek mukavemetli alüminyum alaşımları, magnalyum hariç çok zayıf kaynak kabiliyetine sahiptir. Kural olarak korozyon dayanımları da orta mukavemetli alaşımlardan çok daha az, fakat buna reğmen düşük mukavemetli alaşımlardan biraz daha azdır.Yüksek mukavemetli alüminyum alaşımlarında en geniş kullanılanı, düşük korozyon dayanımı olan duralumindir. Lokal ve tane sınırı korozyonuna  (intergranular corrosion) duraluminde çok rastlanır. En tehlikeli korozyon, mukavemet kaybı ile ilgili olarak tane sınırı korozyonu, kapların sızdırmazlıkları ile ilgili olarak da lokal korozyondur. Lokal korozyon, koruyucu filmin yeterli olamayan dayanımı ve durulamimin kısmi pasifliği ile irtibatlandırılır. Tane sınırı korozyonunun nedeni, 100ºC`nin üzerindeki ısıtmadan sonra yetersiz keskin ( yavaş) sertleştirme yaparak homojen katı çözeltiden CuAI
2`nin çökeltilmesidir. G.K. Akimov, %3 NaCI`de AI-Cu sisteminin muhtemel yapı bileşenlerinin aşağıdaki statik potansiyellerini deneysel olarak ispatlamıştır. (Hidrojen terazisinde volt olarak): -0,55 saf alüminyum, -0,50 (%3 bakırda) AI-Cu katı çözelti için, -0,44  (%4 bakırda) ve -0,37 CuAI2 için. Yüksek alaşımlı magnalyum, korozyona duraluminden daha dayanıklıdır. Bunun nedeni, daha fazla elektronegatif olan magnalyumdaki güçlendirici bileşen (strengthening componenet) Mg2AI3`tür. Bu tip olaylarda yüzey katmanındaki kalıntılar (inclusions), hızlı bir şekilde çözünür ve alaşımın yüzeyi eş potansiyel hale gelir. Bununla beraber, eğer magnalyumdaki anodik kalıntılar yüzey boyunca çökerse; -örneğin, tane sınırları boyunca- o da tane sınırı korozyonuna duyarlı hale gelir. Magnezyumun, düşük sıcaklıklarda %3-4`e kadar, yüksek sıcaklıklarda da %15`e kadar alüminyumda çözündüğü bilinmektedir. Bundan dolayı, yüksek alaşımlı magnalyumun serteştirilmiş bir katı çözeltisi, aşırı doymuş bir metastabil (yarı kararlı) haldedir. Bununla beraber düşük sıcaklığa kıyasla alaşımı ısıtma esnasında, anodik faz Mg2AI3 çözelmesiyle, katı çözelti parçalanmaya başlar. Yüksek sıcaklıklarda (200-300º C) alaşımın önceki homojenizasyonu, (sertleştirme ve temperlemeden sonra) Mg2AI3`ün üniform dağılımını sağlar ve alaşımın tane sınırı korozyonuna olan duyarlılığını kaldırır. Alüminyum döküm alaşımı Silumun de geniş bir şekilde kullanılmaktadır. Silumun, Al-Si sistemine dayanır ve %5-14 silisyum içerir. Silikon alaşımlı Alüminyum, basit bir ötektik sistem meydana getirir. Silikonun ötektik konsantrasyonu %11,6 - %11,7`dir.Ötektik sıcaklığında silisyum çözünme sınırı  yaklaşık %1,6, oda sıcaklığında ise %0,1`dir.Siluminler (özellikle ötektik bileşimleri) çok iyi döküm özelliklerine sahiptir, atmosfere karşı korozyon dayanımları da mükemmeldir. Deniz ortamında ise daha düşük bir korozyona dayanımı vardır. Siluminin nispeten düşük bir çekme mukavemeti vardır.(18 kg/mm²) Siluminin güçlendirilmesi, bir intermetalik bileşenin çöktürülmesiyle değil fakat çok ince dağılmış durumdaki bir Mg-Si oluşumuyla başarılmıştır.
%10`a kadar Mg içeren yüksek alaşım Magnalyumda korozyona çok dayanıklıdır ve yüksek mukavemetli döküm alaşımı olarak kabul edilebilir. Bununla beraber ergitme ve dökümdeki teknolojik zorluklar (sıcaklığın yükselmesi ile oksidasyon hızının artması ve zayıf döküm özellikleri) , bu alaşımın kompleks dökümde kullanımının önüne geçmektedir.
Bakır içeren diğer alüminyum alaşımları da kullanılmaktadır.Bunlar en az korozyona dayanıklı dökümlerdir ve daha küçük agresif ortamlar için düşünülmüştür.
Alaşım dökümlerin korozyon özellikleri de döküm kalitesine bağlıdır. Gözenekli dökümler, daha fazla korozyona uğrar. Pürüzlülüğün azaltılması (örneğin; basınç altında kristalizasyon metodu ile), sonuçta korozyon dayanımını arttırır.
SONUÇ:
Teknolojik olarak alüminyumun korozyonu, malzemede ve ortamda alınacak önlemlerle azaltılabilir.
Malzemede alınacak önlemler;
-Alaşımlama: Alüminyuma elektronegatif potansiyelli ve yüksek hidrojen aşırı voltajlı metallerin ilavesi.
-Kaplama: Kimyasal ve anodik oksidasyonla da koruma mümkündür. Kimyasal oksidasyon, asit ve kromat banyolarına daldırılarak alüminyum, alüminyum içinde belli kalınlıkta (birkaç µ) tabaka oluşturmadır. Anodik oksidasyonda ise, asit banyolarından elektroliz yoluyla 30 µm`ye kadar yüksek aşınma ve korozyon dayanıklılığına sahip tabakalar elde edilir. Eğer bu tabakalardan dekoratif olması istenirse, sadece az krom içeren magnezyumlu alaşımlar (AlMgSi) söz konusu demektir.
Ortamda alınacak önlemler: Bu önlemler de genel olarak, inhibitörler ve etkin maddenin uzaklaştırılması olarak sıralanabilir. Konuyla ilgili ayrıntılı durum ve çözüm yolları Şekil-2`de incelenmiştir.
Kaynaklar:
1- Metalik Korozyon İlkeleri ve Kontrolü
Doç. Dr. Ahmer Çakır-TMMOB
2- Malzeme Bilgisi I
Prof. Dr. Müh. Necdet Tükel
3- Malzeme Bilgisi Muayenesi
Wolfang Weissbach; Çeviri Prof. Sabahattin Anık, Yüksek Mühendis E.Sabri Anık
4- The Corrosion of Light Metals
5- Metal Dünyası: Teknik yazı, Necip Ünlü
İTÜ Kimya- Metalürji Fak.
6- Corrosion, G.K. Akimov
7- Metal Handbook, 9. Edition, Vol. 11, ASM, Ohio (1986)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder