9 Mayıs 2012 Çarşamba

Franz Kafka – Labirent İçindeki İnsan


 

“Labirent İçindeki İnsan”
Avusturyalı yazar, roman ve öykülerinde insanın adı bilinmeyen, içyüzü anlaşılmayan güçlere teslim olmasını işlemektedir. Max Brod Kafka’nın son arzusuna karşı gelerek yapıtlarını ölümünden sonra yayınlanmak suretiyle Kafka’nın dünya çapında ünlenmesini sağladı.
Kafka Alman asıllı Yahudi bir tüccarın en büyük oğlu olarak Prag’da dünyaya geldi. Öğrencilik yıllarında bile içine kapanık olan bu çocuğun yaşamında yazı yazmasının özel bir yeri vardı.

15 yaşındayken yazdığı ilk öykülerini sonradan imha etti. Kafka liseyi bitirdikten sonra 1901′de kimya okumaya başladıysa da, sonradan Alman filolojisiyle sanat tarihi bölümlerine geçti ve en sonunda annesiyle babasının isteğine uyarak hukuk eğitimi aldı.
1902: Max Brod ile Tanışması 1902 yılında tanıştığı Max Brod, Kafka’yı Prag’ın edebiyat çevrelerine tanıttı ve hayat boyu arkadaşı oldu. Kafka 1906′da hukuk doktoru olduktan sonra bir yıl mahkeme stajı gördü. 1908 ortalarında Bohemya Krallığı İşçi Kaza Sigortaları Kurumuna hukuk danışmanı olarak girdi. Brod ile birlikte aralarında Paris, Weimar ve Zürih kentleri de olmak üzere, büyük yolculuklara çıktı ve böylelikle bir aşk/nefret ilişkisiyle bağlı bulunduğu, doğduğu kente en azından zaman zaman sırtını çevirdi. 1912′de tanıştığı Berlinli sekreter Felice Bauer ile iki kez nişanlandı (1914 ve 1917).
1912: Dikkate Değer Öyküleri 1912 yılında Kafka en çok tanınan öykülerinden ikisine imza attı. Bir baba ile oğlu arasındaki çelişkileri konu alan Dos Urteil (Yargı) adlı öyküsünü bir gecede yazdı. Oğul, düğünü arifesinde ruhsal açıdan babasına bağımlı olduğunu kabullenmek zorunda kalır ve babasının kendisi için verdiği ölüm kararına isteyerek boyun eğer. Die Venvandlung (Değişim) adlı öyküsünde de ailenin yıkıcı gücü konu alınmıştır. Gregor Samsa bir gecede çok ayaklı bir böcek haline gelir. Kendi kabuğuna çekilir ve yıllarca saçını süpürge ettiği ailesinin kendisiyle hiç ilgilenmediğine tanık olur. Bunun üzerine besin almayı reddeder ve babası tarafından da yaralanınca, ölür. Kafka 1912 yılında aynı zamanda, ölümünden sonra Amerika (1927) adı altında yayınlanan Der Verschollene (Yitik) adlı romanını yazmaya başladı. Bu yapıt, ABD’de tutunma çabaları sonuç vermeyen 16 yaşındaki Kari Rossmann’ın başından geçenleri anlatır.
1914: Der Prozess 1914′te yazılıp 1925′te yayınlanan Kafka’nın en tanınmış romanı Der Prozess (Dava) hiçbir neden gösterilmeksizin dava edilmek üzere tutuklanan banka memuru Josef K.’yı konu alır. Her ne kadar tutuklanma nedenlerini araştırırken karmakarışık yargı mekanizmasını iyice tanısa da davasını yürüten yargıcı hiçbir zaman göremez. Davası bir yıl sürdükten sonra K. bir taş ocağında öldürülür. Bu yapıt, insanın adı belli olmayan otoritelerce güvensizliğe itilişini göstermektedir.
Yine 1914′te In der Strafkolonie (Ceza Sömürgesi) adlı öyküsünü yazdı. Burada bir bilim adamı, kendisine ne gibi suçlar yüklediğini anlatan darbelerle yaralana yaralana korkunç bir biçimde öldürülür. Kafka 1917′de yavaş yavaş insana dönüşerek gelişmelerini anlatan bir maymunun öyküsü olan Bericht für eine Akademie (Bir Akademiye Rapor) adlı yapıtını tamamladı. Aynı yıl içinde akciğer tüberkülozuna yakalandı. İki yıl sonra da bir ayakkabı tamircisinin kızı olan Julie Wohryzek ile kısa süreli bir nişanlılık dönemi yaşadı.
1919′da kaleme aldığı Brief an den Vater’de (Babaya Mektup) aşırı taleplerinden ömür boyu rahatsızlık duyduğu otoriter babasının baskısından kurtulmayı denedi. Ne var ki bu mektubu babasına hiçbir zaman postalamadı. Buna karşılık evli bir gazeteci olan Çekoslovakyalı Milena Jesenska ile 1920-23 yılları arasında çok sık mektuplaştı ve kendisine güncelerinin tümünü verdi.
1929′dan Sonra: Das Schloss Sağlığı giderek bozulan Kafka 1922 ilkbaharında malulen emekli edildi. Yazar bu tarihten sonra üçüncü romanı olan Dos Schloss (Şah) üzerinde çalışmaya başladı. Hiçbir zaman tamamlanamayan bu romanı 1926′da yayınlandı. Burada K. adlı adam arazi ölçüm işleri için şatoya çağrılmakla beraber önceleri muhatap olabileceği hiç kimseyi bulamaz. Sonunda şato sekreterine ulaşabildiğinde yapılan görüşme sırasında yorgunluktan uyuyakalır. Birkaç defa sanatoryumda tedavi gördükten sonra Kafka, 1923/24 kışını sevgilisi Dora Diamant ile birlikte Berlin’de geçirdi. Ein Hungerkünstler (Açlık Cambazı) adlı öykü kitabının düzeltmelerini yaparken (1924) hastalığı şiddetlendi. Kafka aynı yıl içinde, 40 yaşında Aşağı Avusturya Klosterneuburg yakınlarında bir sanatoryumda yaşama gözlerini yumdu. Çoğu yayınlanmamış yapıtlarının ölümünden sonra yakılmasını vasiyetnamesinde istemesine karşın Max Brod yazarın bu arzusuna uymadı.
Kafka’Dan
“Alegorilerin söylemek istedikleri tek şey, anlaşılmaz olanın anlaşılmaz olduğudur. bunu da zaten biliriz.Oysa her gün başetmeye uğraştığımız sorunlar bambaşka bir iştir. bu konu hakkında adamın biri bir zamanlar, “bu inadın nedeni nedir?” diye sormuş. “yalnızca alegorileri izlediyseniz, siz kendiniz de alegori olursunuz ve böylelikle tüm günlük sorunlarınızı çözersiniz.”
Bir diğeri, “iddiasına varım ki bu da bir alegori” demiş.
ilk adam, “kazandın” yanıtını vermiş.
ikincisi, “ama malesef alegorik olarak” demiş.
ilk adam, “hayır, gerçek hayatta” demiş. “alegorik olarak, kaybettin.”


Günah, Istırap Ve Acı Çekmek Üzerine

1.
Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.

3.
İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet’ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar.
6.
İnsanoğlunun gelişiminin kesin sonuca ulaşacağı an, sürekli yinelenip durur. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur, henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü.
7.
Kötü’nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer, ki sonu yatakta biter.
8./9.
Pis kokulu bir kancık, sayısız yavrunun üreticisi, daha şimdiden yer yer çürüyen, gerçi çocukluğumda benim her şeyimdi, her zaman sadakatle peşimden gelir, tekmeleyemem ama, onun yerine kendimi adım adım geri çekerim, nefesinin kokusuna bile tahammül edemem; yine de aksini yapmaya karar vermediğim sürece, belli belirsiz bir karaltı halinde büyüdüğünü gördüğüm köşeye doğru sürüklüyor beni; tamamen parçalara ayrışıyor, üstüme abanıyor ve benimle birlikte, kurtlanmış ve irinli dili -bir
onur mu bu benim için?- elimin üstünde, benimle son buluyor.
20.
Leoparlar tapınağa saldırıp kutsanmış şarapları içiyorlar; bu sürekli yineleniyor; ve sonunda önceden kestirilebilir bir nitelik kazanıyor ve ayinin bir parçası geliyor.
23.
Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.
29.
Kötü’ye kapıları açmaya seni iten art niyetler senin değil Kötü’nündür.
33.
Din fedaileri bedeni küçümsemez, çarmıha gererek yüceltirler onu; bu açıdan düşmanlarıyla aynı görüştedirler.
36.
Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlayamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inandığımı anlayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyordum sadece.
39b.
Sonsuzdur yol, ne kısaltacak ne de eklenecek bir şey vardır, ama yine de herkes kendi çocuksu karışını tutar yolun üstüne. “Gerçekten de bu bir karışlık yolu gitmen gerekir, bu senden esirgenmez.”
42.
Tiksinti ve nefret dolu bir başı öne eğmek.
43.
Av köpekleri henüz avluda oynaşıyor, ama avları, daha şimdiden ormanda ne kadar hızlı koşarlarsa koşsunlar, ellerinden kurtulamayacaklar.
44.
Bu dünya için koşumlarını takınman gülünç.
58.
İnsan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur; yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatı bulduğunda
değil.
73.
Kendi sofrasından düşen kırıntılar yiyor; bir süre için öbürlerinden daha tok hissediyor kendini, ama sofradan nasıl yenilir bunu unutuyor; ancak artık geride yenecek kırıntı da kalmıyor.
79.
Şehvani sevgi ilahi gözlerimizi kapar; kendi başına yapamaz bunu, ama bilmeden içinde ilahi aşktan bir parça taşıdığından yapabilir.
80.
Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.
Hayvan, hışımla çekip alır kırbacı efendisinin elinden ve kendi efendisi olmak için kendi kendisini kırbaçlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder