Aslında mekanizma basit. Güneş
ışığının etkisi ile yeryüzünden su buharlaşıyor, yani gaz haline
geçiyor. Bu durumda havadan hafif olduğundan atmosferde yükseliyor.
Yükseldikçe hava soğuyor ve hava basıncı azalıyor. Su buharı soğudukça
havadaki toz parçacıklarına tutunarak su damlası haline dönüşüyor ve
bunların milyonlarcası havada birleşerek gözümüze bulut olarak
görülüyorlar.
Bulutları oluşturan bu su damlacıkları hemen yakınlarındakilerle
sürekli birleşiyorlar, büyüdükçe büyüyorlar, ağırlıkları artıyor,
yeterli ağırlığa ulaşınca yer çekiminin etkisi ile yere düşmeye
başlıyorlar. Yeryüzünden buharlaşıp, bulut oluşturup sonra yağmur olarak
yeryüzüne dönen su buharının havada geçen bu macerası ortalama 8 gün
sürüyor.
Ancak bulutun içindeki su damlacıklarının tümü yağmur olarak
yeryüzüne inmiyor. Bir bulutun en fazla yarısı yağmur olarak yağabilir
ve bu da normalde 30 dakika sürer ama bulut devamlı olarak yeniden
oluştuğundan yağmur saatlerce, hatta günlerce sürebilir. Bu arada
rüzgara bağlı olarak bulutlar devamlı hareket ettiklerinden yağmur çok
geniş bir alana yağabilir. Bugüne kadar dünyamızda tespit edilebilmiş en
yoğun yağış 26 Kasım 1970 tarihinde Guadaloupe’de olmuş, sadece bir
dakikada 3.81 santimetre yağmur yağmıştır.
Atmosferde, yani başımızın üzerindeki havada 13 milyar ton su buharı
bulunuyor. Bunun hepsinin bir anda yeryüzüne indiğini düşünebiliyor
musunuz? Dünyamızda yağmurun çoğu, yani yüzde 78′i okyanusların üzerine
yağıyor. Bu da çok normal, çünkü havanın içindeki su miktarının kaynağı
hemen hemen aynı oranda okyanuslardan geliyor.
Yağmur damlalarının yarı-çapları 0.5
milimetreden 6.35 milimetreye kadar değişebiliyor. 5.0 milimetre
yarı-çapındaki bir yağmur damlasının 1800 metre yükseklikteki bir
buluttan çıkıp başınızın üstüne düşmesi için geçen zaman yaklaşık 3
dakikadır. Yani aslında şemsiyenizi açabilmeniz için yeterli süre
vardır.
Suni yağmur yaratabilmek için günümüzde bazı teknolojiler geliştirildi
ki, temeli su damlacıklarının yapışabilmesi için çekirdek görevi
yapabilecek tozları bulutun içine gönderebilmektir. Bunun için bulut
uçak veya helikopterden gümüş iyodür ile bombalanıyor. Bu işte de en
usta olan İsrailliler. Onlar bu yöntemle yağmur miktarını yüzde 13
oranında arttırabilmişler. Yağmurun oluşabilmesi için ana etkenlerden
biri olan toz parçacıklarının, yani hava kirliliğinin artması ise tam
ters etki yapıyor, bu durumda damlacıklar küçülüyor ve yağmur olarak
yere düşmeyi başaramıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder