“Matematik”
sözcüğü, “bilim, bilgi ya da öğrenme” anlamına gelen Eski-Yunanca
(máthema) sözcüğünden türetilmiştir ve (mathematikós) “öğrenmekten
hoşlanan” anlamına gelir.
1) Matematik Nedir?
(1) Bütün bilimlerin temeli ve kaynağıdır
(2) Din, dil, ırk ve ülke tanımından uygarlık boyunca zenginleşen, sağlam kullanışlı evrensel bir dil ve kültürdür.
(3) İnsanların ortak düşünce aracıdır.
(4) Ölçülebilen nicelikler bilimidir.
(5) Şekil, sayı, çoklukların özelliklerini ve aralarındaki ilişkileri inceleyen bilimdir.
2) Matematiğin Konusu: Düşünebildiğimiz büyüklükteki sayılar ile düşünebildiğimiz
boyutlu şekiller matematiğin temel konusudur. Bunların dışında ölçü,
kuvvet ve gök cisimlerinin hareketi de matematiğin konusudur.
3) Matematiğin Amacı: Matematikte tek amaç yoktur.
Ancak önemli amaçlardan birisi insandaki doğuştan var olan düşünebilme
yeteneğini geliştirebilmektir. Matematik karşılaştığımız olayları ve
problemleri inceleme ve araştırma yapmak suretiyle doğruyu bulmamızı
sağlar.
4) Matematiğin Önemi: Matematiğin önemi tartışılmaz.
Çoğu bilimlerden matematiği soyutladığımız (çıkardığımız) taktirde o
bilimler bilim olma kimliğini kaybeder. Matematiğin dili akıldır. Diğer
bilimler, gözlenen olayları nicel bir şekilde ifade etmeye başlayınca
matematikten yardım alır. Onun için bütün bilimlerin geniş kapısı
matematiktir.
5) Matematiğin Uygulama Alanları: Matematik uygulama alanları özet olarak;
a) Doğa olaylarını açıklamak
b) Temel bilimlerle
c) Teknolojinin her türlü Mühendislik dalında
d) Biyoloji, tıp, eczacılık, tarım, gıda vb. gibi alanlarda
e) Ticaret, ekonomi, işletme, endüstri, maliye ve yönetim gibi alanlarda
f) Devlet ve kurum yönetiminde
g) Askeri amaçlarla
Matematiğin Faydası Nedir?
1. Doğru hüküm vermeyi sağlar.
2. Bilimsel düşünme yollarını öğrenip uygulamayı gerçekleştirir.
3. Pozitif düşünce (müspet düşünce) ilkesini benimsetir.
MATEMATIKTE NE YAPILIYOR ?
Matematikte,aksiyomlardan hareket edilerek teoremler ispatlanır.Buna
göre,matematiği başka bir biçimde aşağıdaki gibi tanımlayabiliriz:
“Matematik,nesnel geçeklikten (yani,aksiyomlar yada aksiyomlar
yardımıyla ispatlanmış teoremlerden) hareketle gene nesnel gerçekliği
anlamak,onu biçimlendirmek için soyutlanan kavramlar ve bu kavramlar
arasındaki ilişkilerdir.”
Bu tanım günlük hayatta yaşadığımız, resim yada müzik yapmak,tartışmaya
girmek gibi pek çok olay için geçerlidir. Bu nedenle, matematik
,sanatta,edebiyatta,hukukta yani,yaşamın her alanında kullanılan
yöntemlerin bir sistematiğidir.Sistematiğidir diyoruz çünkü,günlük
hayatta “kuraldışı” olmasına karşın,matematikte “kuraldışı”
yoktur.Matematikte kuraldışı olmadığı için,doğrulardan hareket edilerek
doğrular bulunur.
Hemen akla şu soru gelir:doğrulardan hareket edilerek her iddia ispat
edilebilir mi? Bu mümkün değildir. Çünkü,ispat edilemeyen pek çok
iddianın varlığını biliyoruz.Acaba,yanlışlardan hareket edilerek her
iddia ispat edilebilir mi? Bunun için ,bilinen hikayeyi hemen anlatalım:
Betrand Russel’a takılmak için sorarlar : “1=2 kabul edersek,sen Papa olduğunu ispat edebilir misin?” Cevap,
- Beni Papa ile aynı odaya kapatın. Odada kaç kişi var?
- 2 kişi
- Ama 1=2 dir. O halde,ben Papayım.
MATEMATİK VE YAŞAM
Yaşamımızın bazı bölümlerinde kıskacından bir türlü kurtulamadığımız
matematikçin yaşamımızdaki yeri, matematiğin yaşama uygulanabilir
yönleri nedir? Bu sorular çoğaltılabilir.
Yaşamımızda Mühendislik, tıp, temel bilimler ve hatta sosyal bilimlerde
matematik temel unsurdur. Ancak matematik eğitiminde matematiğin
sevdirilmesi esastır. Matematikten korkan öğrencilere, matematiği
benimseyecekleri bir ruh yapısının kazandırılması esastır. Bunun için
matematiği öğreticilerin yaratıcı olmaları, eğitim düzeni, kitapların ve
sınav programlarının buna uygun olması gerekir.
Matematik öğretmenleri, yetenekli ve matematiğe yatkın öğrenciler
dışında kalanlara, matematiği başarabileceklerini, diğer öğrencilerin
kendilerinden çok üstün olmadıklarını, beraberce bu işi
başarabileceklerine inandırmaları, onlara en üst düzeyde rehberlik
yapmaları gerekir.
Belki bu durumdaki her öğrenciye matematik sevdirilemez. Ancak kazanılan
her öğrenci matematik için olumlu puandır. Matematik belirli bir
psikolojik hazırlıkla kavranılabilir. Toplam kültürün matematik
dünyasının gelişmesine katkıda bulunmalı, kendi başına düşünebilen,
kendine güvenebilen, yaratıcı olabilen özgür insanlar
yetiştirebilmelidir.
Matematiği gerektiği gibi yaşamayan toplumlar bilimi, sanatı, günlük yaşamı Sağlıklı bir şekilde yaşayamazlar.
Matematik Fiziğin temeli olmuştur. Matematik olmadan fizikte araştırmalar yapılamaz.
Bilimin hayatımızdaki yeri ne kadar önemli ise, matematiğin bilimin içindeki yerde o kadar önemlidir.
Bilim ve teknoloji dışında matematiğin yaşamımızda yeri var mıdır?
Yaşamımızın farklı alanlarının matematiği varsa bunları keşfetmek, matematiği seven insanlara düşmektedir.
MATEMATİK
Matematik nedir?
Matematiğin amacı; insanların doğuştan getirdiği düşünme kabiliyetini
geliştirmektir. Bu gelişmeyi sağlamak için, bizlere bir kısım bilgiler
kazandırarak karşılaşacağımız olay ve problemlerde inceleme, araştırma
ve karşılaştırmalar yaptırarak, düzenli ve dikkatli olmamızı, mantıklı
düşünmemizi ve her konuda doğruyu bulmamızı sağlar. Problemleri çözerken
değişik bağlantıları bulmak insana heyecan verir. Böylece insanda yeni
şeyler bulma arzusu doğar. Bütün bilimlerin doğması ve gelişmesi
insandaki bu arzudan doğmuş bu da matematik yardımıyla olmuştur. Bu
sebeple bütün bilim dallarında matematikten yararlanılır. Matematik
nitelikleri değil nicelikleri konu edinir, fakat niteliği bulunan
herşeyin sayılabilir ve ölçülebilir olması, matematiğin fen bilimleri ve
teknolojinin yanında değil sosyal bilimlerde de vazgeçilmez olmasını
sağlamıştır. Bu yüzden matematik her öğrencinin öğrenmesi gereken bir
bilimdir.
Matematiği niçin öğreniyoruz?
Ezberciliğe dayalı bilgi aktarımının esas alındığı geleneksel eğitim,
günümüzde çocukların zihnini körelten bir mekanizma haline gelmiştir.
Okulun asli görevi, çocuklara nasıl öğrenileceğini öğretmektir. Bugün
okullarda yeni bilgi ile mevcut bilgiyi bütünleştirerek anlama, sentez
yapabilme, bilgileri yorumlayabilme gibi beceriler değil; bilgiyi
kitaptaki gibi öğrenme ve ezberleme gibi etkinliklere yer verilmektedir.
Bunun sonucu olarak öğrencilerimizin çoğunluğu matematiğin gerçek
manasını anlayamamakta ve “matematiği niçin öğreniyoruz?”, “bu dersin
bana faydası nedir?”, günlük hayatta uygulaması nasıl oluyor?” gibi
ifadeler kullanmaktadırlar.
İnsanlığın gelişmesine paralel olarak bilimde ve teknikte hızlı
ilerlemeler olmuştur. zamanla gelişen ticaret ilişkileri sonucu para,
ölçü, zaman, alan, Hacim vb. gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Fizik,
kimya, biyoloji, mühendislik, astronomi, ekonomi ve psikoloji gibi bütün
bilim dalları esaslarını geliştirmek ve sonuçlandırmak için matematiğin
temel kurallarına uymak zorundadırlar. Bilim adamları, binlerce bilgiyi
küçük bir bilgisayara programlama ve istenildiğinde bilgilere anında
ulaşmada matematiğin gücünden faydalanırlar. İnsanlar günlük
hayatlarında ihtiyaçlarını karşılarken matematik ve öteki bilimlerden
faydalanırlar. Matematik bilimi insanda sistemli ve doğru düşünme
yeteneğini geliştirmeyi amaçlar. O halde matematik, farkına varmasak da
hayatımızın her aşamasında yer almaktadır.
Matematiği nasıl öğrenmeliyiz?
Matematik küçük yaşlarda verilen iyi bir temel bilgiyle öğrenilir, fakat
bu demek değildir ki matematik ileriki yaşlarda da öğrenilmesin. Bu
süreç ne kadar geciktirilirse öğrenme de o kadar zor olacaktır. Temel
problem de buradan kaynaklanmaktadır. Öğrencilerimizin büyük çoğunluğu
temel bilgileri zamanında alamadığından matematik hakkında önyargıya
kapılıp, bu dersin zor olduğunu ve öğrenilemeyeceğini düşünmektedir.
Temeli olmasa dahi matematik belirli bir düzeyde herkes tarafından
öğrenilebilir. Bunun için ilk şart, matematiğin öğrenilebilirliğini
kabul etmek ve o ders hakkındaki önyargıları bir kenara bırakmaktır.
Matematiği öğrenmede öğretmenin rolü çok önemlidir. Bu dersi sevdirmek
ve öğrenciyi belli bir düzeye getirmek öğretmenin görevidir, fakat
unutulmamalıdır ki öğrenmede aktif olan, öğrenci olmalı ve herşeyi
öğretmenden beklememelidir. Öğrenci kendisini ne kadar zorlar ve
öğretmeni sadece yol gösterici olarak görür ve o yolda kendisinin
ilerlemesi gerektiğini bilirse sonuca da o kadar çabuk ulaşır. Aksi
taktirde öğretmenin ön plana çıktığı durumlarda öğretmen olmayınca
öğrenme ve ilerleme de olmayacaktır. Genelde öğrenciler kolaycılığa
kaçarak her şeyin çözümünü öğretmenden beklemekte, öğretmenin
anlattıklarını anlamakla sonuca ulaşabileceğini zannetmektedirler.
Halbuki anlamak ile yapmak çok farklı şeylerdir.
Bir problemi çözebilmek için önce o konu problem tipleri hakkında belli
bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. O birikimi oluşturmadan çözülen
sorular anlaşılsa dahi başka problemleri yapmada güçlük çekilecektir. Bu
durum kişinin kendisini kandırmasıdır, soruyu algıladığını
zannetmesidir. Bilgi beyne gitmiştir, fakat kalıcı olmamıştır. O yüzden
konunun kalıcı olmasını ve problem tiplerinin beyne yerleşmesini
sağlamak gerekmektedir. Bunu yapmak için de öğretmenin yaptığı çözümlü
örneklerin tekrar tekrar incelenmesi, bıkmadan usanmadan soruların
çözümlerine önce bakarak sonra cevabı kapatarak bir kez daha çözülmeleri
gerekmektedir. Bu yöntem uygulanırsa artık o konu hakkında beynimizde
belli bir birikim sağlanacak, artık başka sorular da yapılabilecektir.
Değişik sorular çözerken öncelikle basit sorulardan başlanmalı konunun
iyice pekişmesi sağlanmalıdır. Bir soru çözülemiyorsa pes edilmemeli,
tekrar tekrar çözmeye uğraşılmalıdır. Unutulmamalıdır ki çözümüne zor
ulaşılan sorular veya uğraşmanıza rağmen çözülemeyen sorular size çok
şey katacaktır. Siz farkında olmadan konunun genel tekrarını yapmakta
değişik durumları düşünerek bilgilerinizi sağlamlaştırmaktasınızdır. Son
noktada yine çözülemeyen sorular soruyu çözen arkadaşlarınızla irtibata
geçerek çözümlenmelidir. Hiçbir arkadaşınız çözememiş ise artık bu soru
için öğretmeninize başvurabilirsiniz. Bu şekildeki bir çaba sizin
hazırcı olmadığınızı göstererek gayretinizi ortaya koyacak ve kendinize
güven duymanızı sağlayacaktır.
Öğrencilerin en büyük problemlerinden bir tanesi de unutma olayıdır.
Temeli sağlam olmayan bir öğrenci, bir konuyu öğrense dahi çalışmaya ara
verir, geri besleme yapmazsa o konuyu çok çabuk unutacaktır. Bu yüzden
her konuyu gündeminizden eksik etmeyin ve geri besleme yaparak muhakkak
konularla ilgili tekrar örnekleri yapın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder