1.1. Matematik nedir?
‘Matematik
nedir?’ sorusuna kesin bir yanıt henüz verilmiş değildir. Matematik,
kimisine göre kuralları belli satranç türünden bir zekâ oyunu; kimisine
göre sayı türünden soyut nesneleri konu alan bir bilim; kimisine göre
bilim ve pratik yaşam için yararlı bir hesaplama tekniği.
Matematikçilerin gözünde ise matematik bizi doğruya, kesin bilgiye
götüren biricik düşünme yöntemi. Matematiği “bilimlerin kraliçesi”
sayanların yanında, hizmetinde görenler de vardır. Hatta onu ne olduğu,
neyle uğraştığı belli olmayan, salt bir zihinsel çıkarım ya da
dönüştürme işlemi diye niteleyen, yada karmaşık kavramsal bir labirente
benzeten saygın filozoflara rastlamaktayız. Matematik tarih öncesi
zamanlardan bu yana insanoğlunun kullandığı ortak bir düşünce sistemi,
ortak bir dildir. Dünyada hiçbir dil, hiçbir din, hiçbir düşünce
matematik kadar yaygın, etkili ve sürekli olmamıştır.
‘Bir
başka değişle matematik, günlük hayattaki problemleri çözmede
başvurulan sayma, hesaplama, ölçme ve çizme, dünyayı anlamamızda ve
yaşadığımız çevreyi geliştirmede başvurduğumuz bir yardımcıdır.’ (Baykul, 1999:25).
1.2. Matematik Niçin Doğmuştur?
Matematik
insanlar arasındaki bir takım gereksinmelerden doğmuştur. Değiş tokuş
gereksinmesi, ticaret yapma isteği, toprak ölçme sorunları insanları ilk
matematik kavramlarını işleme ve kullanmaya yöneltmiştir. ‘Yunanlılardan
çok önce Sümer ve Mısır matematiklerinin varlığını gösteren
belgelerden, alan hesabının hatta bazı çizgisel denklemlerin özel bir
yazma biçimine başvurmadan pratik yoldan çözümünün bilindiği
anlaşılmaktadır.’
(6)
Tarihi daha detaylı incelersek; ilk çağlarda bile bugün bilgisayarlarda
kullanılan ikili sistemin Mısır aritmetiğinde kullanıldığını görürüz.
Yine o çağlarda dairenin çevresini, Nil Nehri’nin taşma zamanlarını
saptamak için mevsimleri ve böylece 365 günü içeren takvimlerin
hazırlandığını görmekteyiz Başka ülkelerin bilimlerini inceleyen
Yunanlılarda ilk köklü bilgileri Mısırlılardan öğrenmiş oldular. Yine
geçerliliğini her zaman koruyan ‘Bir dik açılı üçgenin uzun kenarının karesinin, öteki iki kenarın kareleri toplamına eşit olduğunu’
belirten ünlü Pisagor Teoremi M.Ö. 570 yıllarında kanıtlanmıştır.
Hintliler bugün de tüm dünyada kullanılan sıfırı da içeren onluk sayı
sistemini kurmuşlardır. En büyük Arap matematikçisi El-Harezmi (780–850)
cebirin kurucusudur. Orta çağ Avrupa matematiği bu bilginin
eserlerinden oluşmaktadır. Araplar dünyaya eski ve çağdaş bilim
konusunda eşsiz hizmette bulunmuş Hint ve Çin buluşlarını dünyaya
tanıtmıştır. Ancak modern bilimin kurucusu olamamıştır. (1) Doğu
matematiği uygulamalı bilim kökenliydi. Takvimin hesaplanması, tarımsal
üretim ve bayındırlıkla ilgili işlerin örgütlenmesi, vergilerin
toplanması uygulamalı aritmetik ve ölçme sorunlarına öncelikle ağırlık
verilmesini gerektirdi. Tüm ilkel toplumlarda ticaret takastan öte bir
nitelik kazanır kazanmaz sayı ve ölçü kavramları gelişti. Sayı kavramı
matematiğin temelini oluşturur. Sayılar çiftçilerin ürünlerini sayma
gereksinmesinden doğmuştur. Sayılar alışverişi de olanaklı kılan para
sistemlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Daha sonra yunanlılar
matematiksel usa vurmayı mantıksal bir temele oturtarak ve böylece
kendilerini kanıtlayıcı olmayan önermelerin, temel varsayımlardan
çıkarılabilmesini sağlayarak matematiği kesin bir bilim dalı haline
getirdiler. Ayrıca müzik ve resimle ilişkiler kurarak mantıksal
düşünüşlerini sanatları da içerecek biçimde genişlettiler. Fakat
matematik 16. yüzyıla dek pek fazla gelişmedi. Günümüzde tüm dünya eşi
görülmemiş bir değişim yaşamaktadır (1)
; fakat hala Avustralya’daki Aranda kabilesinin üyeleri gibi daha pek
çok yerlerdeki yerliler 3’e kadar bile tam anlamıyla sayamıyorlar. Bu
insanların dillerinde sadece 1 ve 2’yi anlatan sözcükler var. 3 için biriki, 4 için ikiiki. 4’ten sonraki tüm sayılar ise “çok” .Aslında çok büyük sayıları anlatmanın çok çeşitli yolları var. Sözgelimi birin peşine kaç tane 0 koyduğumuzu söyleyebiliriz. Sümerler
bir elin parmakları olan 10 sayısını ve onluk sayma sistemini
kullanmışlardır. 12 aralığını bularak zamanı saatle, 60 sayısından
yararlanarak zamanı ölçen saati, dakikayı, saniyeyi bulmuşlardır. Hiçbir
şey birden ortaya çıkmamıştır. Ama matematik bir gereksinmedir. Yaşamın
bir parçasıdır. Yaşamın her evresi matematiktir. Doğru düşünme
kurallarını öğretir. Düşünce ile somut kavramlar arasında bağıntı kurar.
Sosyal ve bilimsel gelişme sürecini çabuklaştırır.
1.3. Amaçları Ve Etkileri Nelerdir?
Matematiksel
düşünme ve akıl yürütme, fen ve teknolojiye dayalı beceriye olan
gereksinim hızla artmaktadır, bir yüksek okulda veya iş yerlerinde
başarılı olmanın anahtarlarından biri, en az ortaöğretim düzeyinde
matematik bilmek; problem çözme becerilerini edinmektir. Öte yandan,
ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin eğitimi sürecinde matematikle
ilgili edinmesi yararlı olacak genel bakış noktaları ve açılım
(perspektif) vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Matematik Yararlıdır:
Matematik yaşadığımız ortamı ve çevreyi, doğayı, yer küremizi ve evreni
anlamamıza, onun üzerinde kontrol gücü kazanmamızda bize yardımcıdır.
Matematik Zevklidir: Matematik, zevkle öğrenilecek ve bulgulanacak (keşfedilecek) ilginç ilişkiler ve örüntüler (pattern) içerir.
Matematiğin Ayrı ve Zengin İçeriği Vardır:
Matematik diğer bilim dallarından farklı, fakat çok zengin içeriği olup
bunlar yalnızca okul ve üniversite düzeyinde matematikle sınırlı
değildir.
Matematiksel Etkinlikler Çeşitlidir: Matematik etkinlikleri, sınıflama, sıralama, soyutlama, genelleme, ispat, problem çözme, nicelikleri sayı, sembol ve grafiklerle temsil etme, açıklama, yorumlama vb çeşitli uğraşılar içerir.
Genel Amaçlar: Okul bağlamında, matematik eğitiminin beş ayrı boyutta amaçları bulunmaktadır. Bunlar:
Toplumsal Amaç: Her yurttaşın matematik kullanıcısı olarak hazırlanması.
Kültürel Amaç: Matematiğin kültürel senteze katkısı.
Kişisel Amaç: Her kişinin yaşamında matematik eğitsel güçtür.
Teknik Amaç: Matematikçilerin ve matematik bilimcilerinin yetiştirilmesi.
Estetik Amaç: Matematiğin bir bilim dalı olarak kendine özgü özellikleri ve güzelliği.
Kültürel Amaç: Matematiğin kültürel senteze katkısı.
Kişisel Amaç: Her kişinin yaşamında matematik eğitsel güçtür.
Teknik Amaç: Matematikçilerin ve matematik bilimcilerinin yetiştirilmesi.
Estetik Amaç: Matematiğin bir bilim dalı olarak kendine özgü özellikleri ve güzelliği.
Matematiğin amaçlarını ve etkilerini genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
Günlük Yaşamda;
· Düşünceleri açık ve kesin olarak belirtebilme
· Sezgisel egemenlik ve sağduyu sahibi olabilme
· Açık ve kesin anlatım gücü kazanma
· Bağımsız ve özgün düşünme alışkanlığı geliştirme
· Yeni düşünceleri kabule hazır olma
· Kendine güven duygusu geliştirme ve güçlü kişilik özelliklerine sahip olma
· Problem
çözme becerilerini geliştirme ve bu becerileri gerçek yaşam
problemlerini de içeren matematiksel problemleri çözmede kullanma
Eğitim Hayatında;
· Verileri sistematik olarak düzenleyebilme ve yorumlayabilme
· Usavurma yoluyla doğru sonuçlara ulaşabilme
· Temel ilişkileri bularak bir problemi çözümleyebilme
· Özgün düşünebilme ve araştırabilme
· Özel kavramları kesin olarak genelleyebilme.
· Matematiksel usavurma, istatistiksel usavurmanın doğasını ve sınırlılıklarını kavrama
· Sonuca ulaşmak için bilimsel düşünme ve usavurma alışkanlığı geliştirme
· Düzenli çalışma alışkanlıkları ve bir konu üzerinde yoğunlaşabilme gücü geliştirme
· Problem çözmede hesap makinesi ile bilgisayar kullanmayı öğrenerek matematiksel iletişim kurma
· Bir görevi sistematik olarak ve mantıksal bir biçimde tanımlama alışkanlığı geliştirme
Günlük
yaşam ve eğitim hayatı şeklinde gruplara ayrılmasına rağmen matematik
hayatın her alnında kullanıldığı için grupların birbirinden kesin
sınırlar dahilinde ayrılması zordur.
Bununla
birlikte, toplumlarda matematikle ilgili bazı efsaneler yaratılmış olup
bunların bazıları kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.
Bunlardan bazıları şunlardır:
· Matematik yapmak, doğru yanıtı elde etmektir.
· Tüm yararlı matematik, yıllar önce keşfedilmiştir.
· Matematikte başarılı olmak daha çok doğuştan yeteneklere bağlıdır çok çalışmaya değil.
· Çok iş, az matematik gerektirir.
· Bayanlar matematikte daha az yeteneklidir.
Bu tür soruların yanıtını, matematik eğitimcileri uzun süre araştırmış, efsanelerin geçerli olmadığı görülmüştür.
1.4. Matematik Hangi Alanlarda Karşımıza Çıkmaktadır?
Matematiğin bireyi ve toplumu hangi işlevleriyle, nasıl etkilediğini bilmek gerekliliği kaçınılmazdır.
Matematik,
gelişmesini her yönde sürdürmektedir ve bu anlamda çok canlıdır. Son
iki yüzyıl boyunca görünümünü oldukça değiştirmiş olmasına karşın;
geçmişinden hiçbir şeyi yadsımamıştır. Evkleides teoremlerini içeren
önermeler, günümüzde de teorileri olarak kalmıştır. Olsa olsa tuttukları
yer değişiktir. Günümüzde matematik kendi dinamiğinin yanı sıra başka
bilimlerle arasındaki etkileşim nedeniyle çok hızlı bir gelişme
göstermektedir. XlX. yüzyıl içinde matematikte görülen hızlı ve
olağanüstü gelişmeler, aynı zamanda felsefî nitelikler de taşımaktadır.
Genel düşünce ve çözümlere önem vermektedir. ‘XX.yüzyıl matematiği
eski ve klasik yapıyı hemen hemen her dalda değiştirecek yeni ve geniş
ufuklara açılmıştır. Bu arada “Modern Matematik” denilen çok gelişmiş; o
ölçüde de basitleşmiş, kolaylaşmış yeni bir matematik şekli ortaya
çıkmıştır. Uzay yolculuklarının çok rakamlı hesapları, ancak bu yöntemle
yapılabilmektedir. “Elektronik Beyin” denilen bilgisayar makineleri de
bu esasa göre kurulmuştur.’ (3) Bilgisayarların
geliştirilmesiyle hesaplamalar için gereken süreler kısalmıştır.
Astronomi ölçüleri ve zamanın belirlenmesiyle ilgili hesapların doğruluk
derecesi arttıkça, denizcilik ve haritacılık da gelişti, zaman içinde
matematik daha iyi gemilerin, lokomotiflerin, otomobillerin ve sonunda
da uçakların tasarımı için kullanıldı. Radar sistemlerinin tasarımında
aya ve bazı gezegenlere roket gönderilmesinde de matematikten
yararlanıldı. İşte bu birkaç örnek matematiğin yeni gelişimini bize
gösterir.
Okullarımızda,
matematiğin yaşamın bir parçası olduğu öğrenciye hissettirilmelidir.
Öğrendiği bilgileri yaşamına uygulayabilmelidir. Öğretim sistemimizde
sanki gelenekleşen yanlış düşünceler vardır. Matematiği aile olarak,
öğretmen olarak, okul olarak çoğunlukla yanlış yorumluyoruz. Zekâ ve
yeteneğin asıl ölçeği olarak görüyoruz. Oysa matematik de, diğerleri
gibi öğrenilmesi gereken bilgilerdendir. Öğrencinin ilgi ve yeteneğine
göre az ya da çok öğretilmelidir. Başka bir deyişle; matematiği ürkütücü
kılan psikolojik nedenler öncelikle giderilmelidir.
‘Çocuk
psikolojisi üzerinde çalışanlar, çocukların özellikle ilkokulda
matematiğe karşı tavır aldıklarını belirtiyorlar. Sorun, hem işlevsellik
hem de yöntem sorunudur. Özellikle temel eğitimde öğrenci, öğrendiği
bilgileri kullanabilmelidir. Çocuk, günlük hayatında bin bir türlü
matematik işlemi ile karşı karşıyadır. Matematiğin sağladığı olanaklarla
kavramsal düşünecektir.’(2)
Matematik
dersinin her basamakta hayat için olması zorunludur. Yeni yetişen
kuşaklara matematiksel görüş, matematiksel düşünüş vermek artık bir
zorunluluktur. Matematiği bir eğitim olgusu olarak düşünmek
gerekir ve matematiği diğer derslerle paralel yürütmenin de önemini
bilmek gereklidir.
Matematik, “İnsanca”
yaşamayı, öğretmeyi hedefler. Öğrencilerin analiz, sentez, kavrama,
tümdengelim, tümevarım gibi akıl yürütmelerine olanak sağlar.
Öğrencilerin kararlı, düzenli ve sistemli olmalarına yardım eder.
Öğrencileri ön yargılardan uzak tutar, sabırlı olmayı öğretir. Edinilen
bilgilerin günlük yaşama geçirilmesine etkin olur. Yorum güçlerini
geliştirir. Edinilen bilgileri fen ve sosyal bilimlere transfer etme
olanağını sağlar. Zihin ve yetenek gelişmesine yardımcı olur.
Matematikte
düzenli, planlı ve sabırlı çalışma ile başarılı olunabilir. Soruları
çözerken çağrışım, benzerlik yorumlara yer verilmeli, çok uygulama
yapılmalıdır. Verimli etkin çalışma ile düzenli tekrar teknikleri
kullanılmalıdır, hedef belirlenmeli, program yapılarak kararlı bir
biçimde uygulanmalı, başarılı olunacağına inanılmalıdır.
‘İnsanoğlu
binlerce yıl boyunca, doğa olaylarını açıklamaya, içinde yaşadığı
evreni bilmeye ve doğaya egemen olmaya çabalamaktadır. Bu çabada onun en
sağlam aracı, matematiktir. Doğaüstü görünen pek çok olayın açıklaması
yine matematikle verilebilmiştir. Ve yine temel yapısı matematiğe
dayanan elektrik ve magnetizma kuramı olmadan; radyolarımız çalmaz,
televizyonlarımız göstermez, evlerimiz aydınlanmaz, fabrikalarımıza
enerji akmaz, röntgen aygıtı çalışmaz, haberleşme ağı kurulamazdı.’ (7)
İnsanlar
ufkunu ne kadar geliştirirlerse, matematik de hiç durmadan gelişimini
devam ettirecektir. Toplum; bu yeni gelişmeler ve eğilimler sayesinde
matematiği daha da geliştirip ondan daha fazla yararlanma olanağını elde
edecek ve matematik diğer bilimlerde anahtar görevi görmeye devam
edecektir. Süregelen tarihi sürecinde Matematiğin amacının insanların
doğuştan getirdiği düşünme kabiliyetini geliştirmek olduğunu
söyleyebiliriz. Matematik, bizlere bir kısım bilgiler kazandırarak
karşılaşacağımız olay ve problemlerde inceleme, araştırma ve
karşılaştırmalar yaptırarak, düzenli ve dikkatli olmamızı, mantıklı
düşünmemizi ve her konuda doğruyu bulmamızı sağlar. Problemleri çözerken
değişik bağlantıları bulmak insana heyecan verir. Böylece insanda yeni
şeyler bulma arzusu doğar. Bütün bilimlerin doğması ve gelişmesi
insandaki bu arzudan doğmuş bu da matematik yardımıyla olmuştur. Bu
sebeple bütün bilim dallarında matematikten yararlanılır. Matematik
nitelikleri değil nicelikleri konu edinir, fakat niteliği bulunan her
şeyin sayılabilir ve ölçülebilir olması, matematiğin fen bilimleri ve
teknolojinin yanında değil sosyal bilimlerde de vazgeçilmez olmasını
sağlamıştır. Bu yüzden matematik her öğrencinin öğrenmesi gereken bir
bilimdir.
Temel
matematik bilgi ve becerileri edinmemiş bireyin yaşantısını sürdürmede,
özgürleşmekte ve yaşam boyu öğrenme sürecinde çeşitli sorunları
olacaktır. Bu nedenle hayatın içinden gelen matematiği yine hayatımızı
kolaylaştırmak için hayata katarız.
‘Günlük
yaşantımızda, okulda ve iş dünyasında matematiğin önemi ve gerekliliği
yadsınmamaktadır. Bunun kanıtı, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak
zorunlu eğitim süresi içinde öğretim programlarında matematik derslerine
zaman çizelgesinde yer verilir; bir üst okulların veya bir mesleğe
giriş sınavlarında bir takım matematik soruları sorulur. Bunun,
kuşkusuz, bir dizi önemli ve tartışmasız kabul edilen nedenleri vardır.
Bunlardan biri, matematiğin güncel yaşamda, düşünme ve karar vermede
vazgeçilmez zihinsel etkinlikler içermesi iken
diğer bir nedeni de matematiğin bilimsel çalışmalarda ortak dil ve araç
olmasıdır. Ancak, başta matematikten ne anlaşıldığı olmak üzere
okullarda neyin, niçin, ne ölçüde ve nasıl öğrenme-öğrenme konusu
olacağı, sürekli tartışma konusu olmaktadır.’ (4)
‘İnsanlar
günlük yaşamda sık sık aritmetikten yararlanmakla birlikte üzerinde
hemen hemen hiç düşünmezler. Örneğin; günlük dilde kullandığımız birçok
sözcüğün anlamını da pek bilmeyiz. Sorulursa şaşırırız, bocalarız.
Aslında düşünmeden yaptığımız birçok davranışın nedenlerini de
araştırmayız. Herhangi bir şey satın alan biri ödediği ücreti ve geri
aldığı para üstünü sayarken ticaretin başladığı dönemden beri kullanılan
bilgileri kullandığını fark etmez bile, temel toplama ve eşitlik
kavramlarını kullandığını düşünmez.’ (5)
Pazarda alışveriş yaparken, arsasını ölçerken, borsaya bakıp hissesinin
değerinin artış miktarını hesaplarken, kişi bilinçli bir şekilde
matematik yapmakta, matematik becerilerini ve bilgilerini
kullanmaktadır.
İnternetteki Kaynaklardan Yararlanılarak Derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder