Antonio Vivaldi
Barok
müziğin bir diğer popüler ismi ise Antonio Vivaldi’dir. J.S. Bach’ta
çok popüler bir isimdir ancak barok dönemin simge ismidir. Antonio
Vivaldi ondan farklı olarak barok müziği hiç sevmeyen kişiler
tarafından bile yoğun beğeniye mazhar olmuş bir besteci ve keman
sanatçısıdır. Bazı insanlar için Vivaldi denince akan sular durur,
bazıları ise kendini sürekli bir tartışmanın içinde bulur. Bu
genellikle klasik batı müziğiyle ilgilenen ve ilgilenmeyen kişileri
ortaya çıkarır. Klasik batı müziğiyle yakından ilgilenen, bu konuda
entellektüel bir birikime sahip kişiler genelde Vivaldi’ye tapınmazlar.
Bu diğer “her türü dinleyen” insanların tarzıdır. Bu tapınmamanın ve
tartışmanın ana nedeni Vivaldi’nin her eserinin birbirinin kopyası
olacak kadar yakın benzerlikler göstermesidir. Bu tabi ki “Adamın
kendine has stili var. Kendi müziğini yaratmış” diyenler kadar “Çünkü
başka birşey becerememiş” diyenleri de haklı çıkaracak bir tartışmadır
ve dünya döndükçe hiç durulacak gibi görünmemektedir.11 Haziran 1669’da Venedik/İtalya’da doğan Vivaldi, tüm bu tartışmalara rağmen en eğlenceli ve dinlemesi hoş müzikleri yaratan bestecilerin başında gelir. Vivaldi’nin müziği önyargısız ilk defa dinlendiği zaman tüm zamanların en güzel müziği gibi gelebilir.
Bir papaz eğitimi alan Antonio Vivaldi 1703 yılında resmen papazlık görevine atandı. Ama aynı yıl başka bir işe daha girdi. Ospedale della Pietà adındaki bir kızlar yetimhanesinde keman öğretmeni oldu. Buradaki görevi yetim ya da sakat kızlara keman çalmayı öğretmek ve onlara konserlerde seslendirmeleri için her ay iki konçerto yazmaktı. Venedik’teki yetimhanede verilen bu konserler bir süre sonra bir gün konseri veren kızlarla tanışmak üzere katıldığı bir yemekten sonra, ayrılırken “bu çirkin kızların tümüne aşık” olduğunu yazar. Bir süre sonra kent seçkinleri de kızlarını bu aynı yetimhane okuluna göndermeye başladılar. Vivaldi daha sonraki yaşamının hemen hemen tümünü burada geçirdi. Ne var ki operaya olan ilgisi onu sık sık Venedik’ten uzaklaştırıyordu. 1710 yılında opera yazmaya başlayan Vivaldi bundan sonra kendini özellikle opera yazmaya verdi. Bilinen 49 operasýndan 22′si saklanıp bugüne kadar gelmiştir.
Antonio Vivaldi, 38 yaşında Hesse Darkstadt Kontu’nun yanında besteci ve keman sanatçısı olarak çalışmış, bu görevi 1713 yılına kadar sürdürmüştür. Kızlar yetimhanesinde çalışırken bu okulla birlikte Avrupa’nın pek çok yerinde konser vermiştir. Burada çalıştığı süre zarfında eserlerinin bir çoğunu bu koro ve orkestra için yaratmıştır. 1725 yılından sonra tek başına konserler vermeye, konçertolar yazmaya başlamış ve Avrupa çapında büyük ün sahibi olmuştur. Antonio Vivaldi’nin hemen tüm yaratıları keman konçertosu biçimindedir. Müzik tarihinin ilk konçertolarının yazıldığı döneme rast gelir, hatta konçerto eserlerin yaratıcısı olarak kabul edilir. Bu yüzden Konçertonun Babası diye anılır. Ancak, Vivaldi herkesin zannettiği gibi sadece keman ve orkestra eserleri yazmamıştır. Kemanın yanısıra flüt, obua, fagot gibi çalgılar için yazdığı birçok konçerto ve konçerto grosso’nun yanısıra, birçok sahne kantatı ve bilinen 38 opera eseri vardır ve yaklaşık 230′u keman için olmak üzere, 450 konçerto yazmıştır.
Opera, her ne kadar Vivaldi için önemli olsa da, bugün Vivaldi’nin önemi bestelediği keman eserleri yatar. Çok usta bir çalgıcı olan Vivaldi’nin keman çalışını izlemiş olan Alman gezgin Johann Friedrich Armand von Uffenbach onun için “kimse bugüne kadar böyle çalmadı ve bundan sonra da çalamaz” diyordu. Yolculukları yüzünden Pieta’dan ayrılan Vivaldi, bu zamanlarda bile yetimhane için konçerto yazmayı bırakmadı.
Vivaldi’nin adı yüzyılımıza dek pek tanınmadı. Ancak 1920′den sonra yapılan araştırmalar sonucunda Vivaldi’nin yüzlerce eseri gün ışığına çıkmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder