1 Mayıs 2012 Salı

Esnek Çalışmanın Fayda ve Sakıncaları

7. ESNEK ÇALIŞMANIN FAYDA VE SAKINCALARI
7.1 FAYDALARI
Ø        Biyolojik Zaman
Ø        Gecikme Ve İşe Gelmeme
Ø        İşe Başlamadan Önceki Ve Sonraki Konuşmaların Azalması
Ø        Fazla Çalışmanın Azalması
Ø        Ekonomik Açıdan Üretim Araçlarının Tam Kapasiteyle Kullanılması Ve Ana Maliyetlerin Azalması
Ø        Teknik Zorunluluk Olarak Ara Verilmemesi
Ø        İşçi Teminin Kolaylaşması Ve İşgücü Devrinin Azalması

7.2 SAKINCALARI
Ø        Yeni Ek Maliyetlerin Ortaya Çıkması
Ø        Personel Planlaması İle Organizasyon Yönetim Ve Denetim Zorluğu
Ø        Yan Ödemelerden Dolayı İşgücü Maliyetlerinin Artması (Yavuz, 1995)


8.İŞ HUKUKUNDA ESNEKLEŞMENİN GEREKLİLİĞİ VE AMAÇLARI

İş hukukunda esnekleşme “vardiya çalışması” ile çok eskiye giden bir geçmişi olmakla beraber, 1960’lı yıllarda esnek çalışma süreleri ve istihdam türleri ile uygulama alanını genişletmiş, 1970’li yıllarda ise iş ilişkilerinin tüm düzenleme ağını kapsar nitelikte ve anlamda görülmeye başlanmıştır. 1980’li yıllarda iş hukukunun esnekleştirilmesinin gerekliliği ve önemi geniş tartışmalar ile daha güçlü ortaya konulmuş ve bu gelişme son yıllarda gittikçe artan şekilde hız kazanmıştır.

Türk iş hukukunun katı düzeni değişik ihtiyaçlara uyum sağlayacak bir çalışma ortamına geçilmesine, taraflar isteseler dahi imkan vermemekte, bu nedenle de yargı kararlarının “esnekliğe yönelik arayış” şeklinde nitelendirilebilecek kararları, kanuna aykırılık eleştirilerinden kurtulamamaktadır.

Ekonomi ve politik alandaki gelişmelere dayalı olarak iş hukukuna yansıyan esnekleştirmenin gerekleri ve amaçları şöyle özetlenebilir:

1.       Ekonomik uygulama kabiliyetinin artırılması esnekliğin başlıca amaçlarından biridir ve her şeyden önce üretimin değişen şartlara kısa sürede ve en iyi şekilde uyum sağlayabilmesi için esnekliğe sahip olmasını gerektirir. Bu da işverenin uyumunda daha çok kendi belirleme yetkisinin bulunması ile sağlanabilir. Üretimin kolaylaştırılması ve rekabet gücünün arttırılması için çaba gösterilirken iş hukukunun esnekleştirilmesine yönelik girişimlerin de başlatılmış olması şarttır.

2.       Çalışma sürelerinin esnekliği rekabeti etkileyen faktördür. Pazar günleri ve genel tatil günlerinde kısmen veya tamamen çalışılıp çalışılmamasında taraf iradelerine bırakılan serbesti de gittikçe büyük anlam kazanmaktadır.


3.       Mal üretiminde olduğu kadar hizmet üretiminin de çeşitlenmesi, iş yerlerinin uzun süreye bağlı faaliyette bulunma gereğini ortaya çıkarmış, artan müşteri talepleri 24 saat hiç durmadan çalışma düzeninin kurulmasını gerektirmiş, ve işçilerin de tercih ettikleri esnek istihdam türleri ön planda yer almaya başlamıştır.

8.1 İŞ HUKUKUNUN ESNEKLEŞRİTİLMESİ KAVRAMI

İş hukukunun esnekleştirilmesi tarafların toplu iş sözleşmesi ve hizmet akdi gibi hukuki araçlarla çalışma şartlarını, ihtiyaçlara göre değişik şekilde düzenleyebilme imkanı veren açık bir sistemin kurulmasıdır. Esnekleştirme, taraflara çalışma şartlarını, ihtiyaçlara göre değişik şekilde düzenleyebilme imkanı veren açık bir sistemin kurulmasıdır. Esnekleştirme, taraflara çalışma şartlarını kendilerince belirlenmesi yolunda daha geniş bir alan tanımakta, ayrıca bu şartların değişik ihtiyaçlara cevap vermek üzere intibak kabiliyetini artıran hukuki bir ortam yaratmaktadır.

“Esnekleştirme” kavram olarak “Kuralsızlaştırma” ile eş anlamda değildir. Hiç kuşkusuz kuralsızlaşma, yani emredici normların azalması, akit serbestisine daha geniş bir alan bırakacağı için daha fazla esneklik getiren bir etkiye sahiptir. Fakat esneklik için her zaman böyle bir durum zorunlu değildir. Gerçekten esneklik çok sayıda kural ile sağlanabilir, örneğin emredici bir hukuk kuralına çok sayıda istisna koyan düzenlemeler getirerek asıl kuralın uygulanma alanı çok sınırlanmış, istisnalara ilişkin normlar ile esnekliğe yönelik bir alan kazanılmış olur ki, bu durumda esneklik kuralsızlaştırmanın aksini –çok sayıda kuralı- birlikte getirmiş olur. Bu itibarla esneklik işçi-işveren ilişkilerinin tamamen kuraldan arındırılması olarak düşünülmemelidir.

Üretimde ekonomi intibakı ve rekabeti olumsuz etkileyen kuralları kaldırmak veya değiştirmek üzere müdahale ile esnekliğin sağlanması iş hukukunun koruyucu normları göreli hale getirilmemek veya bertaraf edilmemek üzere önemli ve beklenen bir gelişmedir. Şu halde iş hukukunda esneklik için gerekli kuralsızlaştırma bu hukuk dalının temel ilkesi olan işçinin korunmasını kaldıracak bir anlam da taşımamalıdır.

Amaç esneklik için koruyucu normların etkisini geniş ölçüde azaltmak ve iş hukukunda akit serbestisi ilkesine güçlü bir anlam kazandırmak değildir. İş hukukunun özelliği akit serbestisinin sınırlandırılmış olmasında kendini gösterir. Bu bakımdan işçiyi koruyucu kurallar ile kuralsızlaştırma arasındaki ilişki şöyle açıklanabilir: Mümkün olduğu ölçüde işçinin korunması ve gerekli olduğu ölçüde kuralsızlaştırma. Ayrıca bugün işçinin korunma ihtiyacı ve gerekleri geçmişe nazaran farklıdır. Zira sanayi ülkelerinde ve bu yolda ilerleme kaydeden ülkelerin bir çoğunda işçinin korunmasına yönelik “asgari çalışma şartları”nın düzenlenmesinde çok mesafe alınmış olduğu bir gerçektir. Bu nedenle teknik ve ekonomik gelişmelerin gereği doğrultusunda ve esneklik sağlanması amacıyla kuraldan arındırma da dahil değişiklik yapılması, bir bakıma kuralsızlaştırma değil, yeniden düzenleme olarak isimlendirilmekte veya yeni iş hukukunun oluşumundan veya iş hukukunda yeni oluşumlardan söz edilmektedir.

Diğer yandan işçinin zaruri korunması tek yanlı değildir. Her hukuk normunda olduğu gibi iş hukukunda da birbirine zıt menfaatler açısından adil bir denge kurulmalıdır. İşverenin işyerini sağlıklı tutması ve geliştirmesi çalışanlara da hizmet etmektedir. İşçinin korunması bir işe sahip olması halinde büyük anlam kazanmaktadır. Bu açılardan işçinin korunmasının temelinde işyerinin –işletmenin faaliyet kabiliyeti ve dünya pazarındaki rekabet gücü de bulunmaktadır.

Esnekleştirmenin Türkiye açısından başka bir önemi işçinin yönetime katılması yönünde adım atılmasında itici bir güç oluşturacağıdır. Esnekleştirme işçi için de çalışma şartlarını daha çok kendisinin belirleme imkanını getirmekle beraber, işverenin yönetim gücünü dengeleyebilmek amacıyla bilgi alışverişine dayanan yönetime katılma modellerinin de düşünülmesini gerekli kılmaktadır ki bu da yasal düzenlemelerden daha etkili olacaktır.

8.2 TÜRK İŞ HUKUKUNUN ESNEK OLMAYAN KATI DÜZENİ
İş kanununda en çok 45 saatlik haftalık çalışma süresi; haftanın çalışılan 6 ve 5 gününe eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Zira haftalık çalışma süresi 40 veya 38 saat olarak belirlenen bir işte bu sürenin 4 güne bölünerek uygulanması işin niteliği yönünden ve taraflarca uygun görülse dahi, mümkün değildir.

Haftalık çalışma sürelerinin “eşit ölçüde” bölünerek uygulanması zorunluluğu da eskimiş bir kuralın günümüze yansıyan bir kalıntısı olarak görülebilecektir.

İş kanununda ara dinlenmeleri de işçi ve işverenin ihtiyaçlarına göre kullanılmaya ve esnek çalışma süresine uyum sağlamaya elverişli olmayan katı şekilde hükme bağlanmıştır. İş kanununa göre bir işyerinin aynı kısmında bütün işçilere önceden belirtilen aynı saatte uygulanır.

İşveren postalar halinde işçi çalıştırdığında posta sayısı ile postaların işe başlama ve işi bitirme saatlerini bölge çalışma müdürlüğüne bildirmekle yükümlü tutulmuş, işçi postalarının işe başlama ve bitirme saatlerinde yapılacak değişiklikler bölge çalışma müdürlüğünün iznine bağlanmıştır. Yani; işçinin menfaatine olan ve işçilerin benimsediği bir değişikliği bölge çalışma müdürlüğü izin vermemek sureti ile engelleyebilmektedir. Yada işçinin rızası alınmadan ve aleyhine olarak şartlarını ağırlaştıran bir değişiklik, bölge çalışma müdürlüğünce izin verildiğinde işçiyi bağlayıcı bir geçerlilik kazanmaktadır. (ÇMİS, 1995)


KAYNAKÇA

1.       C. Cemil, 2001, Örgütler İçin Esneklik Performans Modeli Oluşturma Ve Örgütlerin Esneklik Analizi
2.       Dr. A. Yavuz, 1995, Esnek Çalışma Ve Endüstri İlişkilerine Etkisi
3.       TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu), 1999, Çalışma Hayatında Esneklik Semineri
4.       ÇMİS (Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası), 1995, Çalışma Hayatında Yeni Gelişmeler; Esneklik
5.       J. Tamsen, 1998, Ever Changing World Demands More Flexibility, Regional Business News

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder