Plazma Nedir?
Evrende madde dört halde bulunur. Bunlar katı,
sıvı, gaz ve plazma halidir. Mikroskobik açıdan plazma, sürekli hareket
eden ve etkileşen yüklü parçacıklar topluluğu olarak ifade edilir.
Plazma içinde nötral atom yada moleküllerin olması plazma halini
değiştirmez.
Plazmanın birim hacim içindeki negatif yüklü
parçacıkların sayısı (genelde elektronlar) pozitif yüklü parçacık
sayısına (genelde iyonlar) yaklaşık olarak eşit olduğundan, plazma
elektriksel olarak nötraldir.
İlk bakışta plazma halinin,
özellikleri açısından gaz halinden çok farklı olmadığı izlenimi
oluşmaktadır. Oysaki plazma çok önemli özelliklere sahiptir. Plazmanın
temel karakteristik özellikleri aşağıda verilmiştir,
1)
Yukarıda açıklandığı gibi plazma elektriksel olarak nötraldir ve plazma
çok iyi bir iletkendir. Bazen gümüşün ve bakırın iletkenliğinden 102 kat
daha fazla iletkenlik gösterebilmektedir.
2) Plazmanın
içinde bir noktada bir pertürbasyon oluşursa, bu pertürbasyonun etkisi
tüm plazmaya elektromagnetik dalga hızı ile taşınılır. Gaz halinde bu
taşınım, akustik dalgaların hızıyla, akustik sinyalin taşınımına benzer.
Gazların taşını mı sırasında parçacıklar arasındaki çarpışma kısa
mesafelidir. Plazmanın taşınımı durumunda ise yüklü parçacıklar
arasındaki etkileşim elektromagnetik dalgalar yardımıyla uzun mesafede
olur.
3) Plazma elektriksel olarak nötral olmasına rağmen elektrik ve magnetik alanlarla etkileşebilirler.
4)
Plazma koşullarındaki kimyasal reaksiyonlar (plazma-kimyasal
reaksiyonlar), gaz fazındaki kimyasal reaksiyonlardan büyüklük mertebesi
açısından çok daha hızlıdır.
Evrende en çok bulunan hal
plazma halidir ve evrenin %99’undan fazlası plazma halindedir. Evrende
ki tüm yıldızlar, Güneş, Gezegenler ve gezegenler arası boşluklar,
üzerinde yaşadığımız dünyamız plazma halinden başlayarak bu günkü
hallerini almışlardır. Gerçekte plazma hali bir maddenin ilk halidir.
Plazma, doğal olarak kendisi ile, çevresi, elektrik ve magnetik
alanlarla etkileşim biçimleri açısından kendine özgü niteliklere
sahiptir. Plazma, iyonlar, elektronlar, yüksüz atom ve moleküller ile
fotonlar dan oluşan, bazı atomlar iyonlaşırken bazı iyonların
elektronlarla birleşip atoma dönüştüğü, protonların sürekli olarak bir
yandan ortaya çıktığı bir yandan da soğutulduğu bir karışım olarak
düşünülebilir.
Dünyamızda bulunan maddelerin büyük
çoğunluğu katı, sıvı ve gaz hallerindedirler. Maddenin plazma hali
örneğin, yıldırımda, mum alevinde, kutup ışığında ve neon lambaları gibi
elektrik boşalmalı lambalarda gözlenir.
Plazmanın temel
bir farka karşın gazlarla ortak belli sayıda mekanik özelliği vardır:
Coulomb çekim ve ritimleri çok uzaklarda etkili olduğundan plazmanın her
parçacığı diğeri ile sürekli olarak etkileşim halindedir.
İlginç
bir farklılık olarak gazların boşalan her şeyi doldurma özelliği varken
plazmanın ise, toplaşma özelliği görülebilir. Bir magnetik alanın
etkisi ile elektrikli tanecikler alan çizgilerini etrafında helisel
yörüngeler çizerek harekete başlar.
Maddenin 4. hali plazma
Düşen
ve Çakan Plazma Şiddetli gök gürültülerinin eşliğinde bardaktan
boşanırcasına yağan yağmuru yüksekçe bir evin penceresinden seyretme
fırsatını yakaladıysanız, hele bir de üstüste çakan şimşekler
karşınızdaki bulutların arasında meydana geliyorsa, en pahalı havai
fişek gösterilerinin yanında sönük kaldığı muhteşem bir ışık gösterisine
şahit olursunuz.
Bu ışık gösterisi büyüleyici olduğu kadar ürkütücü
hâli ile de Yaratıcı'nın celâl ve cemâl sıfatını aynı anda sergiler.
Bulutların sürtünme ile elektriklenmesinden kaynaklanan bir elektrik
boşalması olduğu herkesçe bilinen şimşek ve yıldırım, yüz milyonlarca
voltluk potansiyel farkı sıfırlanana kadar yaklaşık 20.000 Amperlik bir
akım şiddetinde ve aktığı kanalda 30.000 Kelvin (K)'lik bir sıcaklık
meydana getirerek akar ve bu olay bir saniyeden daha kısa sürer. Bu
yüzden yıldırımın ürkütücü yanının küçümsenmemesi ve gereken yerlerde
tedbir alınması yerinde bir harekettir.
Yıldırım, bulut ile
yeryüzü arasındaki potansiyel farkı havayı delecek bir büyüklüğe
(delinme gerilimi) ulaştığı anda meydana gelir. Bu anda akım şiddeti çok
yüksek olduğundan, boşalma elektrik arkı şeklindedir.
Buluttaki
negatif yüklü serbest elektronlar ve yerdeki pozitif yüklü iyonlar
bulutla yer arasındaki potansiyel farkını sıfırlamak için birbirine
doğru büyük bir hızla harekete başlar. Elektronlar iyonlardan çok daha
küçük olduklarından hızları çok yüksektir. Bu yüzden iki akım yere
oldukça yakın bir yükseklikte birleşirler. Elektronların buluttan yere
doğru hareketi ile birlikte akımın geçtiği yol boyunca iyonizasyon
süreci başlamış olur.
Elektronlar hızla çarptıkları hava atomlarından bazen elektron
koparırken, bazen de bu elektronlar iyonlar tarafından yakalanırlar ve
iyon nötral atom hâline gelir. İşte yıldırımın parlak ışığı, iyonlarca
yakalanan bu elektronların fazla enerjilerini fotonlar şeklinde dışarıya
neşretmesi neticesi oluşur.
Böylece yıldırımın aktığı yol;
nötral atom ve moleküller, uyarılmış atom ve moleküller, pozitif
iyonlar, elektronlar ve fotonlardan oluşan çok sıcak bir gaz çorbası
hâline gelir. Bu ideal gaz kanunu sağlayan bir hâl olmasına rağmen; gaz
hâlinden çok farklı özellikler taşıdığından, maddenin dördüncü hâli
olarak kabul edilir ve "plazma" hâli olarak bilinir.
Yıldırım
örneğine bakarak plazma hâlini gaz hâlinden ayıran önemli özellikleri
hemen görebiliriz. Bunlar çok yüksek sıcaklık ve elektrik
iletkenliğidir. Bütün maddelerin gaz hâli yalıtkan olduğu hâlde, plazma
hâli elektriği son derece iyi iletir. Hattâ bu iletkenlik katı
iletkenlerden de daha iyidir, çünkü plazma hâli tamamen serbest
elektronlara sahiptir. Yıldırım, bu olağanüstü özellikleri ile günlük
hayatımızda kullandığımız fluoresan ve neon lâmbalarına ve metallerin
kaynak edilmesinde kullandığımız elektrik arkına ilham kaynağı olmuştur.
Son olarak, ark oluşması, yani plazma hâli ile elektrik boşalması
oluşabilmesi için gereken "delinme gerilimi" miktarına bir örnek
verelim: Bu değer 1 cm hava aralığı için 30.000 Volttur. Ancak
lâmbalarda daha düşük delinme gerilimine sahip neon, cıva buharı gibi
gazlar kullanılır.
Çak Bir Plazma
Eğer "ben plazmaya daha
yakından bakmak istiyorum" diyorsanız, yapmanız gereken çok basit.
Kibriti elinize alın ve çakın. İşte pırıl pırıl alevi ile plazma
karşınızda duruyor. Evet alev de bir plazma hâlidir. Alevin kibritteki
sıcaklığı kibritin elinizle söndürebileceğiniz kadar düşük olabileceği
gibi Güneşin çekirdeğindeki gibi milyonlarca santigrad kadar yüksek de
olabilir.
Plazma hâli sadece elektrikî gerilim altında oluşmaz. Gaz
hâline gelen bir maddeyi çok yüksek sıcaklıklara ısıtırsanız; enerji
alanı elektronlar çekirdeklerinden kurtulur ve gaz plazma hâline geçer.
Sıcaklık
güneş çekirdeğindeki gibi çok yüksek ise; atomlar tüm elektronlarını
kaybetmiş hâlde bulunabilirler. Bizim günlük hayatımızda kullandığımız
alev nispeten düşük sıcaklıktadır. Ancak burada düşük sıcaklıktaki
alevin enerjisi ile ısınma ve yemek pişirme gibi ihtiyaçlarımızı
giderdiğimizi unutmayalım. Bu arada çaktığınız kibrit bitmek üzere. En
iyisi siz onunla bir mumu tutuşturup plazmayı öyle seyredin. Mumun alevi
de düşük sıcaklıkta bir plazma hâlidir.
Ancak "bu sıcaklık bana
yetmez" demeyin. Yıllar önce merhum Barış Manço'nun bir programında
konuk ettiği bir grup insan masanın etrafına oturmuş, mum alevi ile
altını ergiterek zincir yapıyorlardı. Altın 1066 oC'de ergir. Mumun
normal alevi ile altın ergitmeniz mümkün değildir. Altın işleyen bu
insanlar ağızlarındaki ince bir boru ile üfleyerek mumun alevini
küçültüyorlardı. Bu şekilde küçülerek mavileşen alevin sıcaklığı artıyor
ve altını ergitebilecek sıcaklığa erişiyordu.
Bu anlattığımız
hâdise plazmaya yapabileceğimiz etkilerden biridir. Plazmayı etrafından
eşit miktarda soğutursak plazmanın kesiti küçülür, böylece enerji
yoğunluğu, dolayısıyla sıcaklığı artar.
Bu hâdiseye "termik
sıkıştırma" adı verilir ki, aynı yöntem arkı sıkıştırmak için kaynak
işleminde de uygulanır. Son olarak alevin iletkenliğinden bahsedelim.
Alev
bir plazma hâli olduğundan elektriği iletir. Bu özelliğinden
faydalanarak gaz emniyetli sobalar yapılmıştır. Bu sobalar yanarken
alevin içerisinden elektrik akımı geçirilir. Bu elektrik akımı sobanın
gaz pompasını çalıştırır. Alev herhangi bir sebeple sönerse akım
geçmeyeceğinden gaz otomatik olarak kesilmiş olur.
Plazma, Heryerde Plazma
Maddenin
plazma hâline dünya üzerinde çok az rastlamamıza rağmen kâinatta plazma
hâli fazlalık bakımından maddenin diğer hâllerine karşı ezici bir
üstünlüğe sahiptir. Şöyle ki; kâinattaki toplam madde miktarının %
99'unun plazma hâlinde olduğu sanılmaktadır. Örnek verecek olursak tüm
yıldızlar, nebulalar ve yıldızlararası uzay plazma hâlindeki maddeden
oluşur.
Bunların sıcaklığı ve partikül yoğunluğu şekil üzerinde
gösterilmiştir. Birim hacimdeki partikül yoğunluğu da plazmanın
bilinmesi gereken bir özelliğidir. Sıcaklığı yüksek olsa da, yoğunluğu
düşük bir plazma fazla enerji yaymaz. Kâinatın boşluk diyebileceğimiz
madde yoğunluğu çok düşük olan bölgelerinde ise; sıcaklık 3 K yani -270 C
derece kadardır. Bir yanda hiç bir canlının hattâ cansızların bile
mukavemet edemeyeceği kadar yüksek bir sıcaklık, diğer yanda atomları
bile donduracak derecede bir soğuk. Bunların ortasında mükemmel
techizatlarla donatılarak koruma altına alınan cennet gibi bir dünya....
Hayat Kaynağı Plazma Küresi
Işık ve ısı kaynağı olarak
dünyamızda hayatın devamını sağlayan Güneş dev bir plazma küresidir. Bu
dev plazma küresinin çekirdeğindeki 15 milyon K'lik sıcaklık ve
kurşundan 11 kat daha fazla olan yoğunluk, termonükleer reaksiyonların
gerçekleşmesini sağlar. Bu reaksiyonlarda özetle hidrojen çekirdekleri
birleşerek helyum çekirdeklerine dönüşür ve muazzam bir enerji açığa
çıkar. Ancak dünyamıza ısı göndererek hayatın devamını sağlayan
ışıkkürenin sıcaklığı ancak 6.000 K'dir. Bu tabakanın üzerinde yer alan
ve korona adı verilen güneş tacının 2 milyon K'lik sıcaklığının sebebi
ise tam anlaşılamamıştır. Bu tabaka dünyanın da ötesine uzanır ancak çok
düşük yoğunlukta olduğu için sıcaklık tesiri fazla değildir. Bu
tabakanın yoğunluğu ışıkküre gibi yüksek olsaydı dünya üzerinde hayat
mümkün olmazdı. Yine güneşten kopup gelen elektrik yüklü parçacıkların,
dünya atmosferine yapabileceği muhtemel etkiler dünyanın manyetik alanı
tarafından önlenmiştir. Bu manyetik alana manyetosfer adı verilir.
Güneş'in
oluşturduğu yüklü parçacık, akımı bu manyetik alan tarafından
saptırılarak kutup bölgelerine doğru itilir. Bunun sonucunda kutup
bölgelerinde atmosferin oksijen ve azot atomları ile etkileşime girerek
ışımalara sebep olurlar ki bunlara aurora adı verilir. Auroralar
yaklaşık ikiyüz km yüksekte oluşurlar ve sıcaklıkları bir kaç yüz
derecedir. Güneş etkinliğinin yüksek olduğu günlerde telsiz ve radyo
haberleşmelerinin olumsuz etkilendiğini hatırlarsak manyetosferin önemi
daha iyi anlaşılır.
Manyetosfer örneği plazmanın bir özelliğini
daha ortaya koyar ki bu da plazmaya manyetik veya elektrik alanı ile
etki edilebilmesidir. Plazma yıldırımda veya kaynak arkında olduğu gibi
elektrik akımı oluşturuyorsa, etrafında bir manyetik alan oluşacaktır.
Bu manyetik alana yabancı bir manyetik alanla tesir edilebilir. Böylece
plazmaya etkiyen kuvvetin yönü değiştirilebilir. Bu etki termik
sıkıştırmada olduğu gibi tüm çevresinden yapılarak plazmanın kesitini
küçültmek de mümkündür. Böylece plazmanın sıcaklığı artırılmış olur ki,
çekirdek füzyonu reaktörlerinde bu yolla 250 milyon K'lik bir sıcaklığa
erişilmiştir. Ancak bu reaktörlerde yeterli parçacık yoğunluğuna
ulaşılamadığından, henüz hidrojeni helyuma çevirmek ve enerji üretmek
mümkün olmamıştır.
Eğer bu yolla enerji üretmek mümkün olursa,
yakıt olarak deniz suyunda oldukça bol bulunan ağır su kullanılacak ve
böylece dünya üzerindeki enerji ihtiyacı temiz bir şekilde ucuz olarak
karşılanabilecektir. Ayrıca termonükleer tepkime hidrojen bombasında
olduğu gibi yok edici bir gâyeye değil, insanların mutluluğuna hizmet
etmiş olacaktır. Güneş gibi bir plazma küresinde oluşturduğu
termonükleer reaksiyonlarla dünyayı yaşanabilir kılan Yaratıcı'nın,
insanlara bir mesajı da bu olabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder