DÜNYA
MADENCİLİĞİNDE GELİŞMELER KONJONKTÜREL DALGALANMALAR
Dünya madencilik
üretiminin hacim ve değer açısından ağırlığı, petrol, doğal gaz ve kömür gibi
yakıt madenleri, demir, manganez, nikel gibi demir-çelik sanayisine ana girdi
sağlayan metaller, bakır, çinko, kurşun, kalay, altın, alüminyum gibi baz
metaller ile fosfat, potas ve kükürt gibi endüstriyel minerallerden
oluşmaktadır. Bunların dışında kalan diğer bütün madenler hem hacim hem de
değer açısından fazla bir önem taşımamaktadır. Metallerin birim değerleri,
dünya piyasalarını ve birbirlerini yakından izleyen New York (NYMB) ve Londra
(LMB)’daki borsalarda oluşan fiyatlarla belirlenmektedir. Fiyatlar kimi
madenler için ise günden güne hatta saatten saate değişmektedir.
Stoklardaki artış yada
düşüşler ile NYMB ve LMB dalgalanmaları birbirini etkilenmekte; stoklar
arttığında, fiyatta düşmekte, stoklar azaldığında ise fiyatlar yükselmektedir.
Piyasa
ekonomisinde, en zengin rezervleri içeren bir maden yatağı için bile yaşamanın
önkoşulu borsa fiyatlarıdır. Yüzyılın sonunda genel eğilim ise, hemen hemen tüm
maden fiyatlarının düşüş göstermesidir.
Fiyat düşüşlerine
dayanamayan birçok küçük maden şirketi saha ve işletmelerini büyük firmalara
devretmek zorunda kalmışlardır. Büyük firmalar ise bazı maden işletmelerini
tamamen kapatmışlar ya da aralıklı olarak işletmektedirler.
Fiyat
dalgalanmaları, çokuluslu madencilik şirketlerinin (ÇUŞ) milyonlarca $’lık
arama fonlarını ve harcama kalemlerini de yönlendirmekte ve fiyatı düşen
madenlerin bulunabileceği sahalarda arama yapılmamaktadır. Fiyat düzeyleri,
ikame arayışlarını da yönlendirmekte ve pahalı bir metalin yerine, sanayi
işkollarında hangi diğer metalin (ya da plastik veya seramik gibi alternatif
sentetik ürünlerin) kullanılabileceğini tayin etmek için yürütülen
bilimsel-teknolojik araştırmalara da büyük miktarlarda para harcanmaktadır.
Metropoller büyük
ölçekli sanayilerinin ana girdilerini oluşturan ve özellikle kendi
topraklarında bulunmayan madenler konusunda dış kaynaklara muhtaçtırlar. Örneğin
çok zengin doğal kaynaklara ve maden yataklarına sahip olan ABD bile, birçok
maden açısından dışa bağımlıdır. AB ülkeleri hemen hemen her maden açısından
dışa bağımlıdır. Japonya’nın maden kaynakları ise yok denecek düzeydedir ve
mutlak dışa bağımlıdır. Bu nedenlerle, güvenli ve istikrarlı bir madensel
hammadde gereksiniminin karşılanması açısından gelişmiş ülkeler, stratejik
olarak gördükleri bazı madenler için stok politikaları uygulamaktadırlar.
TEKNOLOJİK GELİŞMELER
20.yüzyılın ikinci
yarısı boyunca, bir yandan, tekelleşme sürecinde sermaye birikiminin
yoğunlaşması gibi yapısal özellikler, öte yandan da zengin kaynakların azalarak
düşük tenörlü cevherlere yönelinmesi eğilimler sonucunda istihraç kapasiteleri
ile cevher zenginleştirme tesislerinin ölçekleri oldukça büyük boyutlara
ulaşmıştır. Örneğin; Yükleyici kapasiteleri birkaç m3’ten 100 m3’e
yükseldi, 10 tonluk kamyonların yerini 300 tonluk kamyonlar aldı, kazı
kapasiteleri de buna bağlı olarak arttı. Zenginleştirme tesislerinin tuvönan
girdi ölçekleri de aynı yönde artış gösterdi. Özellikle linyit, tuz, potas vb.
yataklar ile plaserler gibi yumuşak kayaçların üretildiği işletmelerde, kazı
kapasiteleri oldukça büyük boyutlara ulaştı. Yükleyici-kamyon filolarının
yerini; sürekli olarak hem kazan hem de yükleyen tek bir mekanizasyon ünitesi
aldı; örneğin, teker kepçe-ekskavatörler 5000 t/h’lik bir hızla kazdığı kömürü
bantlara aktarmaya başladılar. Yer altı maden işletmelerinde de benzer
gelişmeler gözlendi ve kazı mekanizasyonun gelişimi sonucunda emeğin
üretkenliği arttırıldı.
80’li yılların
ortasında ortaya çıkan ekonomik gerilemeye ek olarak; madencilik sektörünün
özyapısal karakterlerinden kaynaklanan kriz etkenlerinin en önemlilerinden biri
de, dünya çapında yaygın ölçekte gelişen
devridaim (recycling) eğilimlerinin etkisi olmuştur. Sanayi devriminden bu
yana, metropollerdeki tüketim ekonomisiyle körüklenen mal üretiminin büyük boyutlarda hurda yığınları oluşturması
nedeniyle, sözkonusu ülkelerin izabe işkollarında, hurdaların yeniden
değerlendirilmesi yöntemleri geliştirildi. Sonuçta, başta demir-çelik ve baz
metallerin üretimiyle uğraşan işkollarındaki talep gerileyerek, maden
yataklarından yapılan üretim düştü. Örneğin, ABD’nin günümüzdeki alüminyum
üretiminin yarısı, maden cevherinin işlenmesi yerine, bira veya kola kutuları
gibi hurdaların devridaimiyle ikincil olarak gerçekleştirilmektedir
Metropollerde
yüksek teknolojinin gelişmesiyle birlikte, özellikle demir cevheri, boksit gibi
hantal madencilik işleri, çevre ve toplumsal duyarlıklar nedeniyle, geri kalmış
ülkelerdeki kaynaklara aktarıldı. Örneğin, dünyadaki toplam demir cevheri
üretiminin %90’ından fazlası, yüzyılımızın başlarında İngiltere, ABD, Almanya,
Fransa, Belçika ve Rusya tarafından sağlanırken, günümüzde aynı miktarın yarısı
Brezilya, Çin HC, Hindistan, Venezuella, Moritanya vb. gibi ülkelerde
üretilmektedir. Artık gelişmiş ülkeler, ne büyük boyutlu madencilik
yatırımlarının riskine katlanmayı, ne sendikalarla, ne de bürokratik engellerle
uğraşmayı ne de çevreci muhalefete katlanmayı göze almaktadırlar. Hamaliye
madencilik işlerini geri kalmış ülkelere bırakıp kendileri de daha hafif ancak
getirisi fazla işlerle uğraşmaktadırlar. Örneğin gelişmiş ülkelerdeki
şirketler, 1900-1950 yılları arasındaki dönemde bakır, çinko, kurşun, kalay,
demir ile uğraşırken, 70’li yıllara kadar manganez, krom, vanadyum, lityum ve
ilmenit cevherlerine ağırlık verdiler, daha sonra da alüminyum, kobalt, fosfat,
barit ve rutil cevherlerine yöneldiler. Günümüzde ise bazılarının tüm dünya
üretimleri 100 tonu geçmeyen, germanyum, galyum, platin, grubu metalleri ile Se
ve Y gibi nadir toprak metallerinin cevherleri ile ilgilenmeye başladılar.
Bir diğer
teknolojik eğilim de, gelişmiş ülkelerin geri kalmış ülkelerden ithal ettikleri
külçeleri işleyerek elde ettikleri %99.999... mertebesindeki çok yüksek
saflıktaki metalik ürünler ile bazı madenlerden ürettikleri kimyasal maddeler,
yarattıkları katma değerin çok üstünde fiyatlarla satmaları doğrultusunda
gelişti. Bu gelişmeler sonucunda demir, kömür ve boksit gibi birkaç maden ile
kromit, kolemanit ve sölestin gibi madenler dışında ham cevher üretimiyle büyük
kazançlar elde etme dönemi de dünyada kapanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder