ARTEMİS TAPINAĞI…
Tanrıça Artemis’in adına Efes’te yapılan tapınakların beşincisiydi. İÖ
3.yy’da yapılan bu tapınak, Efes’te iki yıl bulunmuş olan Aziz Paulus’un
zamanında hâlâ duruyordu. Tapınağın içinde heykelci Phidias ve
Paraksiteles’de aralarında olmak üzere,birçok Yunanlı sanatçının en
yetkin yapıtları vardı.Tapınak İS.262′ de Gotlar’ın saldırısı sonucu
yağmalanıp yıkıldı, sütunlarından kalan bazı parçalar Londra’da ki
British Museum’dadır.
Kocası için bu muhteşem anıtı yaptıran Artemisia çok ilginç bir
kişiliğe sahiptir. Herodotos’un Artemisia hakkında söylediklerine bir
bakalım.
“Öbür kaptanları saymıyorum, saymanın yararı yok. Yalnız Artemisia’yı
özellikle anlatmak istiyorum. Onun bir kadın olduğu halde Yunan
seferine katılmış olmasını hayranlıkla karşılıyorum; kocası ölmüştü;
oğlu küçüktü tyranlığı kendi yönetiyordu; girişken ruhu, erkekçe
korkusuzluğu onu gereği olmadığı halde sefere katılmaya sürüklemişti.
Adı Artemisia idi Lygdanis’in kızıydı; baba tarafından Halikarnassoslu
ana tarafından Giritli’ydi. Halilarnassos’luların Kos’luların,
Nisyros’luların ve Kolydnos’luların başına geçmişti. Beş gemi getirmişti
ve bu donanma da Sidonlu gemicilerden sonra en ünlü gemiler
onunkilerdi; bütün müttefikler içinde krala en iyi fikir veren oydu.
Diğer kaptanların savaş istemelerine karşın Artemisia buna karşı çıkar
ve gerekçeleri bildirir.
Haber Kserkses’e bildirilir o da bunu doğru
bulur fakat çoğunlugun isteği yerine getirilir”. Bu savaş sırasında çok
garip bir olay olur. Herodotos bu olayı şoyle anlatır. “Peşine bir Atina
gemisi takılır. Bu durumdan kurtulmak için karşısına çıkan bir müttefik
gemisine saldırır ve onu batırır. Düşman gemisine saldırıdığını gören
Atinalılar Artemisia’yı ya müttefik ya da kendi tarafına geçenlerden
sanıp peşini bırakır. Kserkses savaşı seyrederken Artemisia’nın
yiğitliğini anlatır ve batan gemiyi de düşman gemisi sanır. Bu gemiden
kimse kurtulamadığı için bilinmezlik kendini korur.
Bu başarı üzerine Ksekses “Erkekler bugün kadın gibi, kadınlar erkek gibi davrandılar” der.
Bizanslı Philon “Babil’in asma bahçelerini, Olimpos’taki Zeus
Heykelini, Rodos Kolossusu’nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini
ve Mausoleus’in mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efes’teki
tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim.”
diye yazmıştı.
Tanrıça Artemis adına ilk türbe M.Ö.800′lü yıllarda Efes’teki nehrin
yakınındaki bataklık kıyıya yapılmıştı. Bazen Diana da denen Efes
tanrıçası Artemis, Yunan Artemis’iyle aynı değildi. Yunan Artemis’i av
tanrıçasıydı. Efes Artemis’i ise belinden omuzlarına kadar birçok
göğüsle resmedildiği gibi verimlilik, bereket ve doğurganlık
tanrıçasıydı.
Bu eski tapınakta muhtemelen Jüpiterden düşen bir meteorit olduğu
düşünülen kutsal birtaş vardı. Tapınak, sonraki yüzyıllarda birkaç kez
tahrip olmuş ve yeniden inşaa edilmiştir. M.Ö.600′lerde Efes şehri büyük
bir ticaret limanı haline geldi ve Chersiphron adlı bir mimar yüksek
taş kolonları olan yeni ve büyük bir tapınak inşaa etti.
Lidya kralı Croesus, M.Ö.550′de Efes’i ve Anadolu’daki diğer Yunan
şehirlerini fethetti. Bu savaş sırasında mabet tahrip oldu. Croesus,
mimar Theodorus’a daha öncekilerin hepsini gölgede bırakan yeni bir
mabet yaptırdı. Yeni tapınak öncekinin 4 katı büyüklükte 90 metre
yükseklikte ve 45 metre genişlikteydi. Masif bir çatı, yüzden fazla taş
sütunla destekleniyordu
M.Ö. 356′da Herostratus adlı biri tarafından çıkarılan bir yangında
yanarak tahrip oldu. Bundan kısa bir süre sonra o günün en ünlü
heykeltraşı olan Scopas’lı Paros tarafından yeni bir mabet yapıldı.
Romalı tarihçi Pliny’ye göre yeni tapınak, 130 metre uzunlukta ve 68
metre genişlikteydi. Tavanı, yükseklikleri 18 metre olan 127 adet sütun
destekliyordu. İnşaat 120 yıl sürmüştü. Büyük İskender M.Ö.333′de Efes’e
geldiğinde tapınağın inşaası hala devam ediyordu.
M.S. 57′de St. Paul hristiyanlığı yaymak için Efes’e geldi. O kadar
başarılı oldu ki bundan, şehrin demircisi ve tapınaktaki heykellerin
sahiplerinden birisi olan Demetrius büyük bir korkuya kapıldı. Çünkü
Demetrius tapınaktaki heykellerin bir kısmının sahibiydi ve her yıl
tapınağa hacca gelenlerden iyi bir geliri vardı ve insanların dinini
değiştirmesi demek onun geçimini kaybetmesi anlamına geliyordu. Birlikte
ticaret yaptığı diğer kişileri de yanına alan Demetrius heyecan verici
ve “Yaşasın Efesliler’in Artemisi” diye biten bir söylev yaptı ve halkı
galeyana getirdi. Hemen sonra St. Paul’un yardımcılarından ikisini
tutukladılar. Bunu bir isyan takip etti. Sonuçta St. Paul, tutuklanan
yardımcılarıyla şehri terketti ve Makedonya’ya geri döndü.
262′de Gotların bir akını sırasında büyük Artemis tapınağı yakılıp
yıkıldı. Bir yüzyıl sonra Roma İmparatoru Constantine şehri yeniden
inşaa ettirdi. Fakat hristiyan olduğu için tapınağı restore
ettirmedi.Constantin’in çabalarına rağmen Efes eski günlerine dönemedi.
Çünkü gemilerin demirlediği liman yokolmuştu. Nehrin taşıdığı alüvyonlar
tarafından deniz şehirden uzaklaşmıştı. Zamanla şehir sakinleri kenti
terkettiler. Mabetin kalıntıları başka yapıların ve heykellerin
yapılmasında kullanıldı.
British Museum’dan John Turtle Wood 1863′de tapınağı araştırmaya
başladı. 1869′da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın
temellerini buldu. Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British
Museum’a götürdü.
1904′de yine aynı müzeden D.G. Hograth’ın liderliğindeki bir ekip
kazılara devam ettiler ve sitede birbirinin üzerine inşaa edilen 5
tapınak olduğunu keşfettiler. Bugün gelen ziyaretçilere tapınağın yerini
belli etmek için, bataklık halinde olan bölgeye sadece bir tek sütun
dikilmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder