PARNASİZM
Fransa’da
şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır. Şiirdeki gerçekçilik
diyebileceğimiz parnasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiirdeki
sentezinden oluşmuştur. 1886’da “Parnas” adlı derginin yayınlanmasıyla
ortaya çıkmıştır (Parnas: Mitolojide ilham perilerinin yaşadığına
inanılan efsanevi dağın adı). Parnasyenler şiiri salt biçim olarak
görürler. Bu nedenle biçim güzelliğini her şeyin üstünde tutarlar. Yine
aynı nedenlerle ölçü ve uyağa çok önem vermişler, ritmi ön plana
çıkarmışlardır. Sözcüklerin birarada kullanılmasından doğacak müziği de
şiir için gerekli görmüşlerdir. Parnasizm, romantizme tepki olarak doğduğu için bu akımda duygunun yerini düşünceler almış, parnasyenler şiirde ayrıntılı ve nesnel betimlemelere yer vermişler, duygusallığı reddetmişlerdir. Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler. “Sanat, sanat içindir” görüşünde olan parnasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar. Tarihteki mutlu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gelenekleri işlenen konulardır. Parnasyenler Eski Yunan ve Altin mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Dolayısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
Başlıca temsilcileri: Th. Gautier T.D. Banville François Coppee J.Maria de Heredia TÜRK EDEBİYATINDA PARNASİZM Bu akımın en belirgin etkileri Tevfik Fikret’te görülür. Kimi yönleriyle Yahya Kemal de bu akımdan izler taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder