Petrol Ve Doğalgaz
Doğal Gaz
Pek
çok ülkede karada ya da deniz yatağında açılmış petrol kuyularından elde edilen
doğal gaz boru hatlarıyla kentlere taşınır; fabrikalarda, evlerde, ısıtma ve
aydınlatma amacıyla kullanılır. Ham petrolden ayrılan gaz, işlenerek çok kolay
alev alan buharlardan arıtılır. Doğal gazın çoğu bataklık gazı olarak da
adlandırılan metandır. Metan, petrol ve kömürle birlikte bulunur; ama bazen tek
başına da oluşur. 19. yüzyılın başlarında ABD'de keşfedilen doğal gaz
kuyularına "yanar kaynak" denirdi. Petrol arayıcıları önceleri, basıncın
etkisiyle petrolün yüzeye çıkmasını sağlayan doğal gaza önem vermediler.
Yüzeyde petrolden ayrılan gaz bir boruya alınarak borunun ucunda dev bir meşale
gibi yakılırdı. Yalnızca gaz çıkan kuyular ise tutuşturulur ve yıllarca kendi
kendine yanmaya bırakırdı. Ama 1870'lerde ABD'de bu gazdan yararlanmaya yönelik
çalışmalar başlatıldı ve doğal gazın boru şebekesiyle evlere dağıtılması
sağlandı.
Doğal
gaz genellikle yüzeyden binlerce metre derinde, kumtaşı gibi gözenekli bir
kayaç katmanınca tutulmuş olarak bulunur; bu katman, gaz geçirmeyen ve bu
özelliğiyle de doğal gazın kaçmasını önleyen bir başka kayaç katmanıyla
örtülüdür. Doğal gaz aramaları petrol aramalarına benzer biçimde yürütülür.
İngiltere’de doğal gaz aramaları 1930'larda başladı. 1950'lerde İskoçya'da
Edinburgh yakınlarında ve Yorkshire'da küçük yataklar bulundu.
Kuzey
Denizi'nde doğal gaz aranmasına 1964'te izin verildi. Petrol şirketleri bölgeye
dev sondaj platformları gönderdiler ve sonuçta İngiltere'nin doğu kıyısı
açıklarında zengin gaz yatakları keşfedildi. Bulunan yataklar İngiltere'nin gaz
talebini karşılayacak kadar büyüktü. Doğal gaz, deniz yatağına döşenen boru
hatlarıyla kuyulardan kıyıya taşındı ve oradan da yeni bir boru şebekesiyle
bütün ülkeye dağıtıldı. Kuzey Denizi'nde yürütülen çalışmalarda kötü hava
koşullarının etkisiyle sık sık büyük tehlikelerle karşılaşıldığı ve sondaj
aygıtlarının yitirildiği oldu.
En
büyük doğal gaz üreticileri ABD ve SSCB'dir. Yapımına 1967'de başlanan bir boru
hattı doğal gazı günümüzde Sibirya'dan Urallar'a ve SSCB'nin batı kesimlerine,
oradan da Türkiye'ye taşımaktadır. Hollanda, Kuzey Denizi'ndeki yataklardan
Almanya Federal Cumhuriyeti, Belçika ve Fransa'ya gaz satmaktadır.
1980'lerin
sonlarında çeşitli ülkelerdeki şirketler çürüyen çöp yığınlarından çıkan metan
gazından elde ettikleri enerjiden yararlanarak elektrik üretmeye başladılar ve
bunda başarılı da oldular.
Petrol
Kaynakları
Büyük
petrol yatakları birkaç ülkede toplanmıştır. En büyük petrol üreticisi
SSCB'dir; dünya üretiminin neredeyse beşte biri bu ülkede gerçekleştirilir. ABD
(dünyanın en çok petrol satın alan ülkesi) ve Suudi Arabistan (dünyanın en çok
petrol satan ülkesi) petrol üreticisi ülkeler arasında ikinci ve üçüncü sırada
yer alırlar.
Dünyanın
bilinen en büyük petrol rezervleri Ortadoğu'dadır. Suudi Arabistan, İran, Irak,
Kuveyt, Katar ve Abu Dabi büyük petrol üreticileridir. Bu ülkelerle birlikte
Nijerya, Libya, Cezayir, Endonezya, Ekvator, Gabon ve Venezuella, petrol satış
fiyatlarını ortaklaşa belirleyebilmek için Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nü
(OPEC) kurmuşlardır.
Ülkeleri
çevreleyen kıta sahanlıklarında da, örneğin Kuzey Denizi'nin İngiltere ve
Norveç'e ait kesimlerinde petrol sondajları yapılmaktadır.
Dünyanın
görünür petrol rezervi yaklaşık 666 milyar varil kadardır; bunun yarıdan çoğu
Ortadoğu'dadır. Bu, yerin altından çıkarılabileceği bilinen petrol miktarıdır.
Çoğu petrol yatağı keşfedilmeyi beklemektedir. Teknoloji ilerledikçe, çok derin
sular altındaki petrolü çıkarmanın, ABD'deki şeyl çökellerinde ve Kanada'daki
bitümlü kumlarda hap solmuş petrolü elde etmenin ve belki de bugünkü petrol
alanlarından daha çok petrol çıkarmanın yolu bulunabilecektir. Günümüzde
uygulanan yöntemler, petrolün çoğunun yeraltında bırakılmasını zorunlu
kılmaktadır.
Türkiye'de
Petrol ve Doğal Gaz
19.
yüzyılda Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde yer alan Musul ve Bağdat
vilayetlerinde ham petrol sızıntısına rastlanan bazı alanlar olduğu
biliniyordu. Bu yüzyıl sonlarında bir yabancı şirket Türkiye'de ilk kez petrol
arama sondajı yaptı. İskenderun çevresinde yapılan sondajlarda doğal gaza
rastlandı. Bir başka yabancı şirketin 1900'de Trakya'daki Mürefte yöresinde
yaptığı sondajda petrol bulundu. Ama çıkan petrol miktarı çok az olduğundan bir
süre sonra kuyular kapatıldı.
Doğu
Anadolu Bölgesi'ni uzun yıllar işgalleri altında tutan Ruslar, I. Dünya Savaşı
sırasında Erzurum ve Erzincan yörelerinde yapılan bazı sondajlarda petrole
rastladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti Irak'taki geniş ham petrol
alanlarını yitirdi. Türkiye bu zengin petrol alanlarında hakkı olduğunu ileri
sürdü. 1926'da imzalanan bir antlaşmayla Türkiye, Irak'ın elde edeceği petrol
gelirinin yüzde 10'unun 25 yıl süreyle kendisine verilmesi karşılığında bu
topraklardan vazgeçti.
Türkiye'deki cevher yataklarının
araştırılması ve saptanması amacıyla kurulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü
(MTA), 1940'ta Siirt ilinin Raman Dağı yöresinde ve 1945'te Garzan yöresinde
verimli ham petrol yatakları buldu. Daha sonra MTA'nın görevini devralan
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Siirt ilinde birçok kuyu açarak
üretim yaptı. Arama ve üretim izni alan bazı yabancı petrol şirketleri de
Adana, Adıyaman, Diyarbakır ve Siirt'te verimli yataklar buldular. Türkiye'nin
ham petrol üretimi 1950'de 18.000 ton, 1960'ta da 375.000 tondu. Bu yıllardan
önce Türkiye, benzin ve gaz gibi petrol ürünleri gereksinmesini yurtdışından
satın alarak karşılıyordu. 1955'te Siirt ilinde Batman (bugün Batman ilinde),
1961'de Kocaeli ilinde İPRAŞ, 1962'de İçel ilinde ATAŞ, 1972'de İzmir ilinde Aliağa
ve 1987'de de Ankara ilinde Orta Anadolu (bugün Kırıkkale ilinde)
rafinerilerinin yapılması, Türkiye'yi önemli miktarda ham petrol satın alan ve
gereksinmesi olan petrol ürünlerini kendi rafinerilerinde işleyerek elde eden
bir ülke durumuna getirdi. Rafinerilerinin yıllık ham petrol işleme kapasitesi
30 milyon tondan çok olan Türkiye, 2.5 milyon ton kadar ham petrol üretmektedir
ve 20 milyon tondan çok ham petrol satın almaktadır.
1986'da
açıklanan bilgilere göre Türkiye'de saptanan üretilebilir durumdaki ham petrol
rezervlerinin kalan miktarı yaklaşık 21 milyon tondur. Bu üretilebilir rezervin
yüzde 59'u yabancı petrol şirketlerinin elindedir. Yabancı petrol
şirketlerinden başlıcalar Mobil ve Shell'dir. Irak, Kerkük'te ürettiği ham
petrolün bir bölümünü boru hattıyla Adana ilindeki Yumurtalık limanına
pompalar. Bu ham petrolün bir bölümü Türkiye'deki rafinerilerde işlenir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilen ham petrolün bir bölümünü İskenderun
Körfezi'ne, Batman Rafinerisi'nde işlenemeyen petrolü öteki rafinerilere
taşımak ve Irak'tan gelen petrolü değerlendirmek amacıyla bazı başka boru
hatları da yapılmıştır. Bunlar Batman-Dörtyol, Şelmo-Batman ve
Yumurtalık-Kırıkkale boru hatlarıdır. 1987'de Türkiye'deki rafinerilerde
işlenerek elde edilen başlıca petrol ürünlerinin yaklaşık miktarları şöyleydi:
2.5 milyon ton benzin, 760 bin ton jet yakıtı, 6.5 milyon ton mazot, 8 milyon
ton fueloil ve 390 bin ton gazyağı.
Türkiye'de
petrol ürünlerinin kullanıldığı bazı termik santraller da vardır. Bunlar Aliağa,
Ambarlı, Bornova, Hopa, ve Seydişehir santralılarıdır.
Türkiye'nin başlıca doğal gaz
kaynakları Marmara Bölgesi'nin Trakya kesimi ile Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'ndedir. Çevre kirlenmesine yol açmayan temiz bir yakıt olan doğalgaz
yataklarının araştırılması çalışmalarına Türkiye'de 1960'larda başlandı.
1974'te TPAO'nun yaptığı sondajlar sırasında Hamitabat'ta verimli doğal gaz
yataklarına rastlandı. Dünya doğal gaz rezervlerinin çok küçük bir bölümü
ülkemizdedir. Bu rezervlerin en büyük bölümü Hamitabat'tadır. Burada yapılan
üretim sonucunda elde edilen doğal gaz, bir termik santral ile bazı
fabrikalarda yakıt olarak kullanılmaktadır. Hamitabat'tan geçen SSCB-Türkiye
Doğal Gaz Boru hattı, Bulgaristan sınırından Ankara'ya kadar uzanır. Doğal
gazın boru hattıyla ulaştığı yörelerdeki konutlar ile sanayi kuruluşlarında
çevreyi sürekli kirleten öteki yakıtların yerini alması tasarlanmıştır. Ankara
kentindeki konutlara ulaştırılan doğal gazın İstanbul'da da kullanıma sunulması
için çalışmalar sürdürülmektedir.
Petrolün yol açacağı zararlar
Petrol
enerjisi yerine güneş enerjisini savunanların "romantik
çevreciler" değil "gerçek çevreciler" olduğunu
söyleyen Keskin şu uyarıda bulundu:
* Petrol şirketlerinin Dünya Bankası ve İhracat Kredi Ajansları aracılığıyla hükümetlerce desteklenen yatırım planlarının tümü, Kazakistan ve Azerbaycan'da gerçekleştirilirse, atmosfere karbondioksit yayılımı büyük ölçüde artacak ve küresel ısınma daha tehlikeli bir boyuta gelecek.
* İstanbul Boğazı dünyanın en tehlikeli su yollarından birisi. Buna rağmen, Hazar Bölgesi'nden batı ülkelerinin tüketici pazarlarına giden ağır petrol tankeri trafiğini taşıyor. Bu nedenle burası süregelen petrol bağımlılığımızı sorgulamak için çok uygun bir nokta.
* Hükümetler yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarını ihmal ederken, fosil yakıtlar ve nükleer enerji, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi hükümetlerden hala her yıl 250-300 milyar sübvansiyon alıyor.
* Petrol şirketlerinin Dünya Bankası ve İhracat Kredi Ajansları aracılığıyla hükümetlerce desteklenen yatırım planlarının tümü, Kazakistan ve Azerbaycan'da gerçekleştirilirse, atmosfere karbondioksit yayılımı büyük ölçüde artacak ve küresel ısınma daha tehlikeli bir boyuta gelecek.
* İstanbul Boğazı dünyanın en tehlikeli su yollarından birisi. Buna rağmen, Hazar Bölgesi'nden batı ülkelerinin tüketici pazarlarına giden ağır petrol tankeri trafiğini taşıyor. Bu nedenle burası süregelen petrol bağımlılığımızı sorgulamak için çok uygun bir nokta.
* Hükümetler yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarını ihmal ederken, fosil yakıtlar ve nükleer enerji, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi hükümetlerden hala her yıl 250-300 milyar sübvansiyon alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder