NEVRUZ’UN ANLAMI
Türk dünyasının tamamında ve Türk dünyasına komşu olan coğrafyalarda
kutlanan Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür. Yeni
takvime göre ise gece ve gündüzün eşit olduğu martın yirmi birine
rastlamaktadır.
Coğrafya, tabiat şartları, insan meşguliyetleri takvimlerin oluşmasında
birinci derece önemli unsurlardır. Türkler genellikle orta iklim kuşağı
veya ılıman iklim kuşağı (30°-60° enlemler arasında) adı verilen bir
coğrafyada yaşayan, yirminci yüzyılın başlarına kadar genellikle tarım
ve hayvancılıkla geçinen bir millettir. Takvimleri de bucoğrafya, tabiat
şartları ve meşguliyetlerinden doğmuş ve gelişmiştir. Doğal olarak
Nevruz, bütün Türk devlet ve topluluklarında bilinmektedir. Bir başka
ifade ile Nevruz’u tanımayan, yaşatmayan, uygulaması bulunmayan herhangi
bir Türk devleti veya topluluğu yoktur. Bu yönüyle Nevruz; birlik,
beraberlik ve barışı ifade etmektedir.
Türkiye’de Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün
Dönümü, Yeni Gün, Ölüler Bayramı, Nevruz isimleriyle bilinmektedir.
Azerbaycan’da Nevruz bayramında milli giysiler içinde minik kızlar
Diğer Türk devletleri ve topluluklarında durum şöyledir: Altay Türkleri
Cılgayak Bayramı; Azerbaycan Novruz, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Bayramı,
Ölüler Bayramı; Başkurt Türkleri Ekin Bayramı, Doğu Türkistan Yeni Gün,
Baş Bahar, Gagavuzlar İlkyaz; Karaçay-Malkar Türkleri Gollü, Gutan,
Saban Toy, Tegri Toy; Kazakistan Türkleri Navruz, Nevruz Bayramı, Nevruz
Köce, Ulus Günü; Kazan Türkleri ve Karapapaklar/Terekemeler Ergenekon
Bayramı; Kırgızistan Türkleri Noruz; Kumuk Türkleri Yazbaş; Nogay
Türkleri Navruz, Saban Toy; Özbekistan Türkleri Nevroz; Tatarlar Nevruz;
Türkmenler Teze Yıl; Uygur Türkleri Yeni Gün adlarıyla bu güne özel bir
önem vermektedirler.
Nevruz diğer isimlerle Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan
Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün’ün Türk tarihinde ve kültüründe köklü bir
geçmişi bulunmaktadır. Türklerin Ergenekon’dan çıkış gününün yirmi bir
marta rastladığı kabul edilmektedir. On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıl
başı da aynı güne rastlamaktadır . Oğuz Kağan’ın bu günü kutsal
saydığını ve bayram gibi törenlerle karşıladığı bilinmektedir. Türklerin
Nevruz kutlamaları Eski Uygur Dönemi nesimlerine de konu olmuştur.
Selçuklu Sultanı Sultan Celaleddin Melikşah, devrin uzay bilimcilerini
Selçukluların başkenti İsfahan’da toplamış, kendi adıyla anılan Celali
Takvimi’ni yaptırmıştır . Şemsi Takvim adıyla İran ve Afganistan’da
kullanılan bu takvime göre yılbaşı yirmi bir marttır. Akkoyunlu
Hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı kabul etmiş, vergileri buna
göre düzenlemiştir. Sultan kelimesinin Nevruzla birlikte kullanılması,
padişahların halkla birlikte Nevruz kutlamalarına katılmasıyla
ilgilidir. Ertugrul Gazi Törenleri, II. Abdülhamid zamanına kadar ( eski
takvime göre) mart dokuzu yani Nevruz günü yapılmaktaydı.
Bu tarihi derinlik Divan edebiyatında da işlenmiş, şairler tarafından
gazel ve kaside tarzında Nevruziyeler yazılmış, devrin hükümdarlarına ve
devlet adamlarına sunulmuştur. Halk şairlerinin Nevruz’u anlatan
Nevruziyeleri ise konuya halkın bakışını yansıtmaktadır. Bunlar
içerisinde halk şairi Zaralı Ozan Ali Nebi (Zara Akören köyü
1725-1810)’nin Nevruz Semahı, NevruzIa ilgili pek çok konuyu 18..
yüzyılda gözler önüne sermesi ilgi çekicidir:
Bu gün dağlar yeşillendi
Sultan Nevruz safa geldin
Cümle kuşlar hep dillendi
Sutan Nevruz safa geldin
Bu gün bahar eyyamıdır
Nevruz Türk’ün bayramıdır
Gönülerin sultanıdır
Sultan Nevruz saja geldin
Allah deyü öten kuşlar
Dua eyler dağlar taşlar
Yeşillendi hep ağaçlar
Sultan Nevruz safa geldin
Geçti şita (kış) döndük yaza
Ali Nebi’m vurur saza
Kızanlar düştü alaza (alev)
Sultan Nevruz safa geldin
(Adnan Mahiroğulları, Dünden Bugüne Zara, Sivas 1996, s. 1 73)
21 Mart 1919′da Konya’da Ergenekon Bayramı’nın kutlandığını devrin
gazetelerinden ögrenmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk, Ankara Keçiören’de 21 Mart 1922′de Ergenekon Bayramı
ismiyle düzenlenen bir törene katılmıştır. Sovyetler Birligi’nin
dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri’nde 21 Mart
1991′den itibaren Nevruz resmi bayram ilan edilmiş ve bayram kutlamaları
devlet töreni durumuna getirilmiştir.
Nevruz kutlama ve uygulamaları Türk dünyasında genel olarak ortaklık arz
etmektedir. Ateş kültü, su kültü ve atalar kültütemel inanışlardır.
Sabahleyin ilk iş olarak ateş yakmak, dışarıda yakılan ateşin üzerinden
atlamak gibi uygulamalar ateş kültü ile ilgilidir. Nevruz günü ikinci
uygulama olarak çeşmeden su alınıp yola ve eve serpilmesi, geri kalan
suyun ev halkınca içilmesi; ırmak, göl ve akarsuların kenarında törenler
yapılması, su üzerinden atlanması ise su kültünü yansıtmakladır. Atalar
kültü çerçevesinde bu günde eve uğurlu sayılan yaşlı bir kişi davet
edilmekte, büyüklere ziyarete gidilmektedir. Mezarlıkta kutlamalar
yapılıp atalar anılmaktadır.
Birkaç gün önce evlerin temizlenmesi, özel yemeklerin hazırlanması, yeni
elbiseler alınması; Nevruz günü törenler çerçevesinde yapılan
yarışmalar ve sportif karşılaşmalar, halk oyunları ve geleneksel
seyirlik oyunlarının oynanması yine Türk dünyasının ortak
uygulamalarıdır.
İranlılar bu günü Saka Türklerinden alırken kendi dillerinden bir kelime
olan Nevruz (yenigün) ismiyle adlandırmışlardır. Türk ve İran
kültürünün etkileşimi olan yörelerde bu bayramın Türkçe isimleri arka
plana itilmiş, Nevruz ismi genelleşmiş ve öne çıkmıştır. Bütün bunlar
dikkate alındıgmda Nevruz’un Türkler tarafından diger kültürlere geçtigi
ortaya çıkmaktadır.
Bu inanış ve uygulamalar binlerce yıl devam etmiştir. Ancak çok çeşitli
sebeplerden dolayı 1920- 1 980 yılları arasında, halk kültürü
araştırmacıları hariç, Türk Dünyasında ve dolayısıyla Türkiye’de pek
gündeme taşınamamış; ihmal edilmiştir. Gündeme gelememesi ve ihmal
edilmesi sebebiyle aydınlar ilgisiz kalmış, devlet töreni olarak
kutlanmamıştır. Bu gelişmeleri fırsat sayan bazı çevreler Nevruz’u
olumsuz noktalara çekmeye çalışmışlardır. Fakat Türk halkı bu bayramı
gönlünde ve köyünde yaşatmaya devam etmiştir.
Azerbaycan’da Kız Kalası
önünde Bakülüler toplanarak Nevruz bayramına iştirak ederler.(solda)
Türkiye’de Nevruz’la ilgili en ayrıntılı araştırma, ilk baskısı
I985′te yapılan Prof.Dr. Abdulhalük M.Çay’ın Türk Ergenekon Bayramı
Nevruz adlı eseridir. Diğer Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıgını ilan
ettiği 1991′den beri Türkiye’de Nevruz konusunda bilimsel çalışmalar
artmıştır. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür
Merkezi ve Kültür Bakanlığı tarafından Başbakan ve diğer bazı bakanların
da katıldığı bilgi şölenleri düzenlenmiş, bildirilerle konu
ayrıntılarıyla incelenmiştir. Sunulan bildiriler ve makaleler kitap ve
dergi halinde tüm dünyanın hizmetine sunulmuştur. TRT tarafından her yıl
Nevruz ile ilgili programlar düzenlenmekte, diğer Türk
Cumhuriyetlerindeki törenler naklen yayımlanmaktadır. Türkiye’nin hemen
her ilinde Valiliklerce düzenlenen konferanslarda halk Nevruz konusunda
bilgilendirilmektedir. Üniversitelerde paneller yapılmakta, Milli Egitim
Bakanlığına bağlı okullarda günün anlam ve önemini anlatmak için
törenler düzenlenmektedir.
Bütün bu çalışmalarla Nevruz (diger isimleriyle Yılsırtı, Mart Dokuzu,
Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün); birlik, beraberlik ve
bir kültür günü olarak Türk dünyasının hayatında layık oldugu yeri
almaya başlamıştır.
*Kaynak:Nail TAN,TÜRKSOY Dergisi, Mayıs 2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder